Zatülcenp
Akciğerleri saran zarın iltihaplanması sonucu görülen bir hastalıktır. Tıp dilinde plörezi denir. Nedeni, zatürree, verem veya akciğer absesinden yayılan iltihaptır. Tedaviye vakit geçirmeden başlamak gerekir.
Zatürree
Halk arasında akciğer iltihabı tıp dilinde ise pnömani denir. 3 çeşidi vardır.
- Lober Pnömoni: Pnömokok adı verilen mikropların neden olduğu had akciğer iltihabıdır. Mikroplu tozlar, fazla yorgunluk, soğuk algınlığı veya uzun süre güneşte kalmak hastalığın zeminini hazırlar. Hastalık ani baş ağrısı, titreme, kusma ve sırt ağrıları ile başlar.
Ateş, 40 dereceye kadar yükselir. Fakat 10. günden sonra düşmeye başlar. Öksürük, kısa sürelidir. Balgam, kanlı ve yapışkandır. Hastanın yüzü kızarmış, dudaklarının etrafı kabarmış, cildi kuru ve dili de paslıdır. Geceleri kriz gelebilir.
- Virüs Zatürreesi: Virüslerin neden olduğu bir çeşit zatürreedir. Ya aniden ya da bir soğuk algınlığı sonunda görülür. Lober pnömoniden daha hafif geçer. Hastalığın ateşi 39 dereceye kadar yükselir. Kendini son derece yorgun hisseder. Öksürüğü kuru fakat az balgamlıdır. Kol ve bacaklarında da ağrılar vardır.
- Bronköpnomoni: İyi tedavi edilmeyen grip, boğmaca, bronşit veya kızamıktan sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. Nedeni, akciğer ve bronşların yer yer iltihaplanmış olmasıdır.
Hastalık, bronşit gibi başlar, tedbir alınmazsa, 2-3 gün içinde ağırlaşır. Ateş sabahları 38 derece iken akşamları 40 dereceye kadar yükselir. Hastada öksürük, cerahatli ve bazen de kanlı balgam görülür. Halsizdir, nefes almakta güçlük çeker, rengi de soluktur.
Doktor tedavisi şarttır. Diğer tarftan, hasta istirahat ettirilir ve morali üstün seviyede tutulur. Yanına fazla misafir kabul edilmez. Ağrı olan tarafına içine sıcak su doldurulmuş şişe konur. Sıcak su buharı teneffüs ettirilir. Ateşi yükseldiği zaman da; vücudu ıslak bezle silinir. Ateş düşürücü ilaçlar verilmez.
Zayıflık
Vücut yeterli derecede beslenmezse, kilo kaybeder. Bu durum, bir çok müzmin hastalıklarda ve had hastalıkların hemen hemen hepsinde görülür. Zayıflık, belirli bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, ilk önce onu tedavi etmek gerekir.
Zihin yorgunluğu
Aklın geçmiş olayları, öğrenilen şeyleri saklayıp, zamanı gelince şuur üstüne çıkarıp, hatırlaması kabiliyetine hafıza denir. Bu yeteneklerin geçici olarak kaybolmasına da zihin yorgunluğu denir.
Zona
Göğüs veya gövdede ya da yüzde ve gözde, çoğunlukla yalnız bir tarafta olmak üzere görülen ve sinirler boyunca yakıcı ağrılara, zona veya herpes zoster denir.
Hastalık başladıktan birkaç gün sonra ağrıların olduğu yerde, bir kırmızılık ve ortasında içi su dolu küçük kabarcıklar görülür. Bu belirtiler bir hafta kadar devam eder.
Z Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Y Herfi ile Başlayan Hastalıklar
Yanıklar
Sıcak bir şeyin veya yakıcı bir maddenin etkisiyle vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen hücre ve doku bozulmasına yanık denir. Yanıklar ikiye ayrılır.
- Basit Yanıklar Bunlar, deride hafif bir kızarıklık meydana getiren yanıklardır. Bir süre sonra, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar. Bunları, kesinlikle patlatmamak gerekir. Yapılacak şey gerekli ilacı sürüp iyileşmesini baklemektir.
- Önemli Yanıklar Yanık alanı büyük ve derinliği de fazla ise, önemli bir yanık var demektir. Bu gibi durumlarda mutlaka hastaneye başvurmak gerekir.
Yaralar
Herhangi bir kaza sonucu deride meydana gelen yarılma, kesilme, ezilme veya parçalanmalara yara denir. Birçok çeşidi vardır. Ateşli silahlar, batıcı veya delici aletler, yakıcı maddeler veya hayvan ısırmaları sonucu meydana gelen yaraların, hiç vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekir.
Yaralar, temizlik şartlarına uyulmayıp da, mikrop kapacak olursa, yara yerinde şişme, kızarma, ateş ve ağrı görülür. Bu da, yaranın iltihaplandığına işarettir. Bu durumdaki yaralar, gereği gibi tedavi edilmeyecek olursa, yaradan dağılan mikroplar vücudun diğer tarflarına da yayılıp çok tehlikeli hastalıkara yol açabilir.
Yaralanmalarda yapılacak ilk iş; akan kanı durdurmaktır. Kanı durdurmak için, kanayan yerin üstüne gaz bezi veya temiz bir bez parçası konup, iyice bastırılır. Kan bir süre sonra durur. Kanama durduktan sonra bez kaldırılır, yaranın üzerine bir parça tentürdiyot sürülüp, yara temiz bir gaz bezi ile sarılır.
Kan fışkırarak akıyorsa, yaranın üzerine gaz bezi yea temiz bir bez parçası bağlandıktan sonra, kanayan yere bastırılır. Sonra ipin uçları, bir parça çubuğa bağlanıp, döndürüle döndürüle iyice sıkılaşması sağlanır. Ve hiç vakit kaybetmeden hastaneye götürülür.
Yılancık
Küçük yara veya sıyrıklardan giren mikropların neden olduğu ve tıp dilinde Erizipel denilen bir çeşit deri hastalığıdır. Halk arasında kızılyürük denir.
Mikrop kapıldıktan bir kaç saat veya birkaç gün sonra; hastada ateş ve titreme görülür. Bilhassa, yüz, burun kanatları veya baldırlarda; çevresi kabarık, yaygın kızarıklık ve ağrı görülür. Bu bölge, bir süre sonra şişer, deri gerilir.
Ayrıca iştahsızlık ve baş ağrısı da görülebilir.
Yılancık ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır. Bunun için de iyi bir tedavi şarttır. Tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir.
Yılan sokması
Yılan zehiri çok çabuk ve şiddetli tesir gösteren zehirlerdendir. Ancak, bu zehirler ağızdan alındıkları zaman zehirlemezler. Zehirli yılanların çoğu büyük başlıdır. Bazılarının başları da üç köşelidir. Uzun kıvrık dilleri ve çatallı dişleri vardır.
Soktukları zaman; dişlerinin dibinde bulunan bezden salgıladıkları zehiri, dişin içindeki kanal vasıtasıyla, soktukları yere aktarırlar. Orada ağrı, şişme ve kızarma görülür. Bazı kimselerde de yılan zehirinin çeşidine göre, kusma, baygınlık, titreme, nefes darlığı, uyuklama veya kısmi felç görülür.
Yılan sokan kimseye zehir bütün vücuda yayılmadan önce aşağıdaki işlemi yapmak gerekir.
Sokulan yer kol veya bacakta ise; yaranın üst tarafına sıkı bir bağ yapılır. Sonra alkole bandırılmış veya ateşte kızartılmış bıçak, çakı veya jiletle yara kanatılır. Arkasından, ağzın etrafına ve dudaklara zeytinyağı sürülür.
Sokulan yer emilip, tükürülür. Aynı işlem 3-4 kere tekrarlanır. Sonra madeni bir şey ateşte kızdırılıp, sokulan yer dağlanır. Ayrıca aşağıdaki reçetelerden biri veya bir kaçı uygulanır. Zehirlenme belirtileri varsa vakit kaybetmeden hastaneye götürmek gerekir.
Yorgunluk
Uzun süre çalışmaktan sonra görülen durumdur. Organların sürekli olarak yorgunluğu sonucu bozulmasına da sürmenaj denir. Gereği gibi çalışmama, isteksizlik, halsizlik, baş veya sırt ağrıları, hazımsızlık, huzursuzluk ve huysuzluk, can sıkıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkar.
En kolay tedavi, ılık duş alıp, istirahat etmektir. Sabah akşam, kol ve bacakları soğuk su ile yıkamak da çok faydalıdır.
V Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Varis
Damarların büyümesi ve şişmesine varis denir. Çoğunlukla bacağın alt kısımlarında görülür. Nedeni ayakta fazla durmak, şişmanlık, kan damarlarındaki kapakların düzensiz çalışması veya jartiyer kullanmaktır.
Belirtileri, deri yüzeyindeki damarlar eğri, büğrü olup şişerler. Deri rengini kaybeder. Akşam saatlerinde de ayak bilekleri şişebilir. Banyodan sonra, aybaşı halinde, sıcak havalarda veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra, yorgunluk, bacaklarda ağrı, karıncalanma ve dolgunluk hissedilir.
Varis ülseri
Daha çok, bacağın alt kısmında görülen yuvarlak bir yaradır. Nedeni, varisli yerde meydana gelen herhangi bir yaralanmadır.
Hastalık bacağın alt kısmında, bileğe yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. Ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir. Doktor tedavisi şarttır.
Veba
Bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Veba mikrobunu taşıyan farelerin pireleri tarafından insanlara geçer. Nedeni, pisliktir. Pis ve güneş girmeyen yerler veba için en uygun ortamlardır.
Hastalık, mikrop kapıldıktan sonra gelen 2-8 gün içinde kendini gösterir.
Hastada, aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme, kasık ağrıları ve devamlı dalgınlık görülür. Dili de kahverengi ve kurudur.
Yapılacak ilk iş hastayı tecrit etmektir. Çevresindeki sağlıklı kimselerin de koruyucu aşı olması gerekir. Bugün için önemi kalmayan ve eski devirlerde olduğu kadar çok görülmeyen bu hastalığın tedavisi için geç kalmadan sağlık kuruluşlarına haber vermek gerekir.
Verem
Akciğer veremi, tüberküloz, fitizi diye bilinir. Nedeni, koch basili denilen ufak kıvrık içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basilidir. Verem mikrobu insan vücuduna çeşitli yollardan girebilir.
Bu yolların başında, solunum yolları gelir. Hastalık, çoğunlukla veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşır. Sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı vücudun direncini kaybetmesine ve hastalığın ihtimalinin artmasına neden olur.
Verem, üç devrede gelişir. Birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük, ve 38 dereceye varan ateş görülür.Verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur. İkinci devrede hiç bir belirti görülmeyebilir.
Fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. Bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar.
Üçüncü devrede, varem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. Hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. Bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir.
Tedaviye 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekir. Tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayattır.
U-Ü Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Uçuk
Dudakta veya burun kenarında hafifçe şişmiş, kırmızı ve ağrılı bir leke şeklinde beliren bir hastalıktır. Nedeni, tükürükte bulunan bir çeşit virüstür. Daha ziyade ateşli hastalıklar ve soğuk algınlığı sırasında görülür. Tıp dilinde herpes simplex denir.
Dudak veya burun kenarında meydana gelen kırmızı lekeler, bir süre sonra su toplar, küçük kabarcıkar meydana gelir. Birkaç gün sonra da sararırlar ve kabuk bağlarlar.
Ur
Vücudun herhangi bir yerinde görülen şişliklere halk arasında ur, tıp dilinde ise tümör denir. İyi huylu, kötü huylu ve iltihabi olmak üzere üç çeşidi vardır.
Uykusuzluk
Tıp dilinde insomnia denilen uykusuzluğu doğuran nedenler çeşitlidir. Örneğin yorgunluk, mide şişkinliği, hazımsızlık, zayıflatıcı veya uyarıcı ilaçlar, fazla sıcak, rahatsız edici ışık, gürültü sinir bozukluğu, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, ağrılar, kalp veya akciğer hastalıkları, ateş, kaşıntı, günlük olayların etkisi, yatağın uygun olmaması, tedirginlik gibi nedenler uykusuzluğa neden olur.
Uykusuzluğu doğuran nedeni bulmak gerekir.
Basit uykusuzluklarda yatmadan önce sigara, çay, kahve gibi şeyler içmemek, müzik dinlemek, yatak odasını havalandırmak, bir bardak sıcak süt içmek ve sıcak banyo yapmak çok faydalıdır.
Uyurgezerlik
Tıp dilinde somnambülizm adı verilen bu hastalıkta hastanın şuuru uykuda olduğu halde, duyu organları uyanıktır. Belirtileri hastaya göre değişir. Bazıları uykularında gezer; bazıları ise uykularında konuşur, bağırır, el ve kol işareti yapar.
Uyandıkları zaman da uykularında yaptıklarını hatırlamazlar. Daha çok ruhsal bir bozukluğun ifadesidir. Ayrıca başından yaralanmış olanlarda, kanlarındaki şeker oranı düşük veya beyin damarlarında sertleşme olanlarda da uyurgezerlik görülebilir.
Bazı kimselerde ise genetiktir. Uykuda gezen hastaların devamlı olarak ailesi tarafından kontrol altında tutulması, başına gelecek herhangi bir kazayı önlemesi açısından faydalıdır.
Uyuz
Serkopt denilen gözle zorlukla görülecek kadar küçük olan uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek meydana getirdiği kaşındırıcı ve bulaşıcı bir deri hastalığıdır.
Özellikle el, bilek, parmak araları, koltuk altları, karın bölgesi ve kaba etlerde şiddetli kaşıntılar ve çizgi şeklinde yaralar görülür.
Yapılacak ilk iş hastanın ve ilişkide bulunduğu kimselerin bütün çamaşırlarını, elbiselerini, yatak örtü ve çarşaflarını yıkamaktır.
Üremi
Karaciğerde meydana gelip, kan vasıtasıyla böbreklere taşınan ve idrarla dışarı atılan zararlı maddelere üre denir. Ürenin, idrarla dışarıya atılmayıp, vücutta kalmasından meydana gelen hastalığa da üremi denir. Nedeni, böbrek hastalıkları ve prostat büyümesidir.
Hastada devamlı baş ağrısı, görme bulanıklığı, hıçkırık, gündüzleri uyuma ihtiyacı ve geceleri de uykusuzluk görülür. Vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Ayrıca tedaviye yardımcı omak amacıyla hastanın üşütmemesi, yorulmaması, düzenli beslenmesi, sigara veya alkolü bırakması gerekir.
Üşümek
Bazı kimseler, üşümeyi gerektirecek hastalıkları olmadığı halde üşüdüklerinden yakınırlar. Bu şikayetleri, kalorisi yüksek şeyleri yemekle geçer. Ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak da faydalıdır.
T Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Tansiyon
Kan basıncına tansiyon denir. Kalp her kasılışında belirli miktardaki kanı atardamarlara pompalar. Bu sırada da, kan basıncı en yüksek seviyeye çıkar. Buna büyük tansiyon denir. Kalbin iki kasılışı arasında geçen zaman içinde ise, kan basıncı en düşük seviyeye iner.
Buna da küçük tansiyon denir. Büyük tansiyon ile küçük tansiyon arasındaki fark da nabız basıncını gösterir. Tansiyon yaşa bünyeye ve tansiyon ölçüldüğü andaki ruhi veya bedeni duruma göre farklılık gösterir. Yaşlandıkça tansiyon yükselmesi normaldir.
Tansiyon düşüklüğü
Büyük tansiyon, 11'den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. Bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir. Tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer.
Bazı kadınların aybaşı hallerinde, veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. Devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir.
Tansiyon yüksekliği
Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar.
Tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.
Tavukkarası
Az aydınlık yerlerde, görememek şeklinde ortaya çıkan bir çeşit göz hastalığıdır.
Temriye Bir çeşit deri hastalığıdır. Yer yer küme küme bir takım kızartılarla kendini gösterir.
Tırnak iltihabı
Tırnak kenarlarında veya altında cerahat birikmesine, tırnak iltihabı denir. Nedeni, ufak kesikler veya sıyrıklar sonucu bakterilerin yerleşmesidir. İltihaplanan tırnağın kenarında kızarıklık görülür. Ağrı da vardır.
Tifo
Mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalığın mikrobu çomak şeklindedir. Tifo basili adı verilen bu mikrop, çoğunlukla tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur.
Tifo salgınına, lağım suları karışmış içme suları veya lağım suları ile mikroplanmış yiyecek maddeleri neden olur. Salgın daha ziyade yaz ve sonbahar aylarında görülür.
Hastalık, mikrop vücuda girdikten yaklaşık 7-15 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın ilk günlerinde yorgunluk ve baş ağrıları görülür. Fakat hasta yatmak ihtiyacını hissetmez. Birkaç gün sonra ateş yavaş yavaş yükselmeye başlar.
İştahsızlık, baş ağrısı, burun kanaması, bronşit, mide ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ishal görülür. İlk belirtilerin ortaya çıkmasını takip eden birkaç gün içinde ateşi daha da yükselir. Göğsünde karnında ve sırtında pire ısırığına benzeyen kırmızı lekeler belirir.
Bu günler içinde tansiyon düşer, nabız da yavaşlar. Hastalığın üçüncü haftasında karın gerginleşir ve şişer. Dışkı ise yumuşaklaşır, bağırsak kanamaları görülebilir. Bademcikler iltihaplanmış, hasta zayıflamıştır. Üçüncü haftanın sonlarından itibaren, ateş düşmeye ve diğer belirtiler kaybolmaya başlar.
Tifo kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Bu nedenle iyi tedavi şarttır.
Hastaya süt, yoğurt, ayran, hoşaf, meyva suları, limonata, portakal suyu, yumurta sarısı, yumurtalı çorbalar, iki kere çekilmiş etten yapılmış köfteler, sebze ve meyve püreleri verilir. Çok su içirilir.
Tifüs
Çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır. Halk arasında lekeli humma da denir. Bitler aracılığı ile bulaşır. Tifüsü doğuran nedenler; pislik, aşırı kalabalık yerlerde yaşamak, açlık ve yorgunluktur. Tifüs 12-14 gün devam eder.
Riteksiyon denilen tifüs mikrobu, vücuda girdikten bir süre sonra; hastada halsizlik, baş ve bel ağrıları görülür, ateşi yükselir. Dudakları kurur, dili paslanır, yüzü kızarır. 4-5 gün içinde derinin üzerinde ufak kırmızı lekeler ortaya çıkar. Bazı hastalarda, sayıklama, bağırma ve tuvaletini altına kaçırması görülür.
Hasta sağlıklı kişilerden ayrı bir yerde bakıma alınır. Eşyaları, bulunduğu yer dezenfekte edilir. Sulu ve sindirimi kolay yiyecekler verilir. İyi beslenir, vücut temizliğine çok dikkat edilir.
Titremek
Tıp dilinde tremor denilen titremek, irade dışında meydana gelen bir hastalık belirtisidir.
El ve ayak titremesi; daha ziyade, nevroz, isteri veya nevrasteninin belirtisidir.
Hafif titremeler, genellikle, guatr, alkolizm, kurşun veya cıva zehirlenmesi ya da ihtiyarlığın işaretidir. Şiddetli titremeler parkinson hastalığı ve uyku hastalığında görülür.
S-Ş Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Saç dökülmesi
Günde, normal olarak 80 saç kılı dökülür. Bundan fazla dökülme yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra görülür.
Tıp dilinde alopesi adı verilen saç dökülmesi; basit saç dökülmesi ve pelad olmak üzere iki çeşittir.
Saçların kepeklenmesi
Kafatası derisi üzerinde meydana gelen gevşek pul şeklindeki kabuklara kepek denir. Kuru ve yağlı olmak üzere iki çeşidi vardır. Yağlı sarımtırak görünüşteki kepeklenmeye, tıp dilinde sebore denir.
Nedeni, derinin en üst kısmında bulunan tabakanın, ürettiği fazla parçalardır. Bunlar, çoğunlukla saçlar tarandığı zaman dökülür.
Tedavinin ilk şartı; temizlik ve fazla miktarda unlu şeyler yememektir.
Saçkıran
Tıp dilinde tinea tonsurans denilen saçkıran, bir çeşit mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Hiç vakit kaybetmeden tedavi etmek gerekir.
Saçkıranlı hastanın tarağını kullanmak veya şapkasını giymekle bulaşır. Tedaviye, hastalıklı yerdeki saçları kesmek veya traş etmekle başlanır. Saçlar, haftada iki kere yıkanır.
Saç ve sakal ağarması
Yaş ilerledikçe saça ve sakala rengini veren maddenin yapımı azalır, bir süre sonra da tamamen kesilir. Kumral ve kızıl saçlar, daha erken beyazlaşır. Genç yaşlarda görülen beyazlaşmalar ise, ırsidir. Tedavisi yoktur.
Safra kesesi iltihabı
Safra kesesi taşlarının neden olduğu bir çeşit iltihaplanmadır. Tıp dilinde kolesistit denir. İki çeşidi vardır.
- Müzmin safra kesesi iltihabı
Safra kesesi büzülür, gereği gibi çalışamaz hale gelir. Hastanın karnında, özellikle yemeklerden sonra gaz ve gerginlik vardır. Ayrıca; sağ taraftan başlayıp, kaburgaların altına kadar yayılan geçici bir ağrı ve sarılık nöbetleri de görülür. Tıp dilinde kronik kolestit denir. Bu hastalık genellikle 40 yaşını geçmiş şişman kadınlarda görülür.
- Akut Safra Kesesi İltihabıBilhassa, safra yollarına yerleşmiş taşın neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde akut kolestit denir. Hastada karnın sağ üst kısmına gelen ani, şiddetli ve çabuk gelişen, sırta, hatta sağ omuzun ucuna kadar yayılan ağrı vardır. Ateş artar, kusma ve bulantı görülür.
Her iki çeşit safra kesesi iltihabında da; vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Ameliyat gerekebilir.
Safra taşları
Safra koyulaşması sonucu meydana gelen taşlara halk arasında safra taşı, tıp dilinde ise kolelitiasis denir.
Yapılarında kolestrin bulunur.Bazı safra taşları, rahatsızlık vermez. Bazıları da safra kanalını tıkar. Çok şiddetli, batıcı bir ağrı, bulantı ve kusma yapar. Hasta yerinde duramaz olur. Bu olayların hepsine birden safra kesesi krizi denir.
Düşmeyen veya alınmayan safra taşları, safra kesesinin iltihaplanmasına da neden olur. Safra taşlarının neden olduğu rahatsızlıkları gidermek için doktor müdahalesi gerekir.
Sağırlık
Sonradan meydana gelen sağırlıkları doğuran nedenler çeşitlidir. Mesela; dış, orta veya içkulak bozuklukları, beyin hastalıkları veya histeri, geçici sağırlığa neden olabilir. Gerçek nedeni bulmak doktorun işidir.
Sakal iltihabı
Sakal kılının kolayca koparılması ve kopan kılın ucunda da cerahat damlacığı görülmesi şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Tıp dilinde sikozis denen bu hastalığa, stafilokok cinsi mikroplar neden olur.
Salgın menenjit
Menegokok adı verilen bir çeşit mikrobun; beyin zarına yerleşmesi ve orada iltihaplanmalar meydana getirmesi sonucu ortaya çıkan bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır. Hastalık, boğazlarında mikrop taşıyan hastalar veya kendileri hasta olmadıkları halde boğazlarında menenjit mikrobu taşıyan sağlam kimseler tarafından bulaştırılır.
Hastalık çoğu kere üşüme, titreme ve ateşin birdenbire yükselmesiyle başlar. Halsizlik, başağrısı, ve kusma görülür. Dudak ve burun deliklerinin kenarlarında uçuklar belirir. Gözlerini açmakta zorluk çeker.
Bir süre sonra, ensesi sertleşmeye ve başını öne eğememeye başlar. Hiç vakit geçirmeden tedaviye başlamak şarttır. Aksi halde, ölümle sonuçlanabilir. Bu günkü tedavi yöntemleri sayesinde hastanın sağlığına kavuşması mümkündür.
Salgın menenjit salgını sırasında sağlıklı kimseler hastalarla görüşmemelidir. Kalabalık yerlere gidilmemelidir. Bütün vücudun, özellikle ağız ve burunun temiz tutulması gerekir.
Saman nezlesi
Ot veya bitki tozlarının neden olduğu bir çeşit alerjik hastalıktır. Tıp dilinde pollenosis veya alerjik rinit denir. Daha ziyade, çiçeklerin açtığı aylarda görülür.
Hastada şiddetli aksırmalar, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve sulanma, fazla miktarda berrak burun akıntısı ve öksürük görülür. Tedavinin ilk şartı, çiçeklerin açtığı sıcak ve rüzgarlı günlerde kırlara gitmemek ve güneş gözlüğü kullanmaktır.
Sara
Bir çeşit sinir hastalığıdır. Nedeni beynin çalışmasında görülen bir anormalliktir. Tıp dilinde epilepsi denir. Grand mal ve petit mal olmak üzere iki çeşidi vardır.
- Grand Mal
Saranın ağır şekline grand mal denir. Hasta nöbet gelmeden önce aura denilen bir devre geçirir. Bu sırada da, nöbetin geleceğini anlar. Bu devrede, kulak çınlaması, belirli bir yerde ağrı, titreme vardır. Ne olduğunu anlayamadığı bir koku hisseder.
Kısa bir süre sonra da, şuurunu kaybederek yere düşer. Vücudunda kuvvetli çırpınmalar başlar. Kol ve bacakları ritmik bir şekilde kasılıp, gevşer. Ağzı köpürür, dilini ısırabilir, farkında olmadan küçük ve büyük tuvaletini koyabilir. Bir süre sonra da kasılmalar azalır, derin bir soluk alarak sakinleşir ve kendine gelir.
- Petit Mal Saranın hafif şeklidir. Bu çeşit saralıda şuur kaybı görülür fakat, kasılma ve gevşemeler görülmez. Hatta bazen çevresindekiler kriz geçirdiğini bile anlamaz.
İlkyardım olarak, kriz geçiren hastanın yaralanmasını önleyici tedbirler alınır. Dilini ısırmaması için de temiz bir mendili top yaparak ağzına koymak faydalıdır.
Sarılık
Safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir. Tıp dilinde ikter denilen sarılığın üç çeşidi vardır.
- Hemolitik sarılıkKandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur.
- Hepatik sarılık
Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır.
En çok görülen sarılık çeşidi budur.
- Obstrüktif sarılık
Nedeni, safra kanallarının tıkanmış olmasıdır.
Ortak belirtileri ise şunlardır. Hastalığın neden olduğu sarı renk, önce göz aklarında görülür. Sonra yüz, boyun, gövde, kol ve bacaklara kadar yayılır. İdrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında değişir.
Ciltte de kaşıntı vardır. Büyük abdest, kil renginde ve fena kokuludur. Tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. Sıkı bir perhiz uygulanır.
Sedef hastalığı
Nedeni, kesinlikle bilinmeyen bir hastalıktır. İrsi veya sinirsel olduğu söylenmektedir. Tıp dilinde psoriasis denir.
Daha çok, baş derisinde, dizlerde ve dirseklerde veya tırnaklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekelerle kendini gösterir. Lekeler, gümüş renginde ve pul pul olup, deriden yüksektir. Kaşıntı yoktur.
Ses kaybı
Sesin tamamen kaybolmasına, tıp dilinde afoni denir. Tam veya kısmi olabilir. Nedeni, boğaz veya gırtlak hastalıkları, konuşma kaslarını kontrol eden sinirlerin hastalanması veya sinir bozukluğudur.
Tedaviye geçmeden önce, gerçek nedeni bulmak gerekir. 1-2 gün içinde geçmeyen ses kayıplarında doktora başvurmak gerekir.
Ses kısıklığı
Boğaz veya gırtlağın, dışarıdan gelen organizmalar tarafından istila edilmesi sonucu ortaya çıkar.
Nedeni, soğuk algınlığı, bağırmak, çok konuşmak, boğazı tahriş edici duman veya benzeri gazlar veya boğaz iltihabıdır. Kısa sürede geçmeyen ses kısıklığında, doktora başvurmak gerekir.
Sık sık idrara gitme
Günde 4 veya 6 kez idrara gitmek normal sayılır. Bu sayı, içilen su miktarına göre değişir. Toplam idrar miktarı, 8 su bardağı kadardır. Bu miktarda ve idrara gitme sayısında fazlalık olduğu zaman gençlerde şeker hastalığı, ihtiyarlarda böbrek hastalığı veya prostat büyümesi düşünülebilir.
Sıraca
Tıp dilinde scrofula denir. Bir çeşit kronik deri veremidir. Nedeni, boyundaki lenf bezlerinin veremidir. Daha ziyade boyun bölgesinde ve yüzde acısız şişliklerle ortaya çıkar. Bir süre sonra patlayan bu şişliklerden irin akar.
Sıtma
Anofel adlı sivrisineğin sokmasıyla, insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren, kimi zaman da başka bir hastalık gibi görülen ve tedavi edilmezse, öldüren bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde malarya denir.
Siğiller
Derinin üst tabakasının büyümesi sonucu ortaya çıkar. Nedeni, bir çeşit virüstür. Tıp dilinde verrü denir. Aynı kişide bir yerden diğer bir yere bulaşabilir. Daha ziyade, parmak, ayak ve yüzün çeşitli yerlerinde, yuvarlak deriden yüksekte ve çilek görünümünde kabartılar halinde görülür.
Sinirsel ağrılar
Bu çeşit ağrılar, genelikle küt ağrı şeklindedir. Vücudun her yerinde hissedilebilir. Ama, çoğunlukla kalp çevresindeki ağrılardan şikayet edilir.
Bazı kimseler de başlarını tıpkı bir çember gibi sıkan baş ağrılarından şikayet ederler. İşte bu çeşit ağrılar, bedeni bir arızadan kaynaklanmıyorsa, sinirsel ağrılardır.
Sinir bozukluğu
Hayat şartlarından fazlasıyla etkilenenlerde görülebilen, esasta önemli bir kaynağı olmayan bir rahatsızlıktır. Devamlı olarak endişe içinde olmak şeklinde görülenine anksiete, ruhi ve bedeni bitkinlik şeklinde görülenine de depresyon adı verilir.
Hasta hayattan zevk almaz, her zaman mutsuzdur, huzursuzdur, sinirlidir. Uykuları düzensizdir. Gerçekte bir hastalığı olmadığı halde çeşitli hastalıkların varlığından şikayet eder.
Tedaviye hayatının iyi yanlarını görmeye alışmakla başlanır. Sinirlenmekten kaçınmak, her kötü olayın iyi bir tarafı olduğunu görmeye alışmak, düzenli bir hayat sürmek gerekir.
Sinirsel hazımsızlık
Sinir sisteminin düzenli, uyumlu çalışmasını kaybetmesi sonucu ortaya çıkar. Ayrıca, alkol kullanmak, fazla sigara içmek, haddinden fazla çay, kahve veya süt içmek, çabuk ve gereği gibi çiğnemeden yemek yemek şikayetlerin artmasına neden olur.
Hastanın karnında ağırlık hissi vardır, midede gurultu, yanma veya ekşime görülebilir. Geğirir, gaz çıkarır. Yorgunluk, baş ağrısı, çarpıntı ve unutkanlıktan da şikayet edilir.
Sinirsel kusma
Sinir sistemindeki düzensizlikten kaynaklanan bir durumdur. Ağıza su gelmesi şeklinde de görülebilir. Herşeyden önce, sinirlenmemeyi, düzenli bir hayat sürmeyi alışkanlık haline getirmek tedavinin ilk şartıdır.
Sinüzit
Çene, alın ve şakak kemikleri içinde bulunan ve buruna açılan içleri hava dolu boşlukların, sinüslerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Had ve müzmin olmak üzere iki çeşidi vardır.
Nedeni burun iltihabı, nezle, grip, alerji, burundaki şekil bozuklukları veya buruna kaçan yabancı cisimlerdir. Hastanın yüzünde zonklayıcı bir ağrı, burnunda tıkanma, akıntı ve baş ağrısıyla birlikte gelen ateş görülür.
Siroz
Karaciğer dokularının harap olması ve karaciğerin sertleşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Tıp dilinde cirrhosis denir.
Beslenme, hazımsızlık ve fazla miktarda alkol bazen de safra yollarının tıkanması sonucu görülür. Hastanın karnı su toplar, ayak bilekleri şişer, iştahı azalır ve arasıra da kusar.
Sivilceler
Yağ bezelerinin fazla çalışmasından, hormon veya metabolizma bozukluklarından kaynaklanan en küçük çıbanlara sivilce denir. Sivilceleri sıkmamak, tuzsuz, yağsız ve baharatsız şeyler yemek gerekir.
Siyatik
Üst bacağın arka kısmı, arka bacağın dış tarafı ve siyatik siniri boyunca yayılan ağrıya siyatik denir. Ağrı, bazen birdenbire gelir. Bazen de yavaş yavaş ilerler. Otururken, kalkarken, uzanırken hareketler zorlukla yapılır.
Belkemiğinin aşağı bölgesi, hassastır. Ağrılar yürürken, öksürürken ve gerinirken daha da artar. Halk arasında sinir romatizması da denir.
Nedeni, omurlar arasında kıkırdak disklerin yerinden oynaması, yani disk kayması, omurganın alt bölümünün iltihaplanmış veya zedelenmiş olması, dizkapağı iltihabı veya sinir iltihabıdır.
Tedavinin ilk şartı yatak istirahatidir. Ayrıca yatak altına kalın bir tahta koymalı, iki yastıktan fazla da yastık kullanmamalıdır.
Skorbüt
C Vitamini eksikliğinin neden olduğu bir hastalıktır. Daha ziyade 5-6 ay süreyle yeteri kadar C vitamini alamayan çocuklarda ortaya çıkar. Hastada dermansızlık, zayıflama, ve kanamalar görülür. Yaraların iyileşmesi gecikir, diş etleri şişer ve mikrobik hastalıklara yakalanma ihtimali artar.
Küçük çocuklara her gün 4 çorba kaşığı taze sıkılmış portakal, limon veya greyfurt suyu verilirse, skorbüt olmaları önlenmiş olur.
Şarbon
Halk arasında karakabarcık da denilen bu hastalık daha çok kasap, çiftçi veya veterinerlerde görülen ve hayvanlardan, insanlara geçen mikrobik bir hastalıktır. Daha çok yüz, boyun veya kolda bir çıban çıkıp daha sonra patlar.
Etrafında da siyah bir kabuk meydana gelir. Öldürücü bir hastalık olduğu için vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.
Şeker hastalığı
Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir.
Pankreas, kandaki şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar. Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere depo edilir. Aç karnına alınan 100 gram kanda 80 miligram şeker vardır. Bu miktar yemekten 1-2 saat sonra 140 miligrama kadar yükselir. Kandaki şeker miktarı hastalığın durumuna göre aşağıdaki gibi tespit edilir.
Şeker durumu Açken Yemekten 1-2 saat sonra
Normal kimselerde 80 mg. 140 mg.
Orta derecede 130 mg. 190 mg.
Ağır derecede 160 mg. 215 mg.
2 çeşit şeker hastalığı vardır.
- Şekersiz Diabet
Hipofiz bezinin arka tarafından salgılanan antidiüretik hormonun yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes insipidus denir.
- Şekerli Diabet Pankreasın salgıladığı insülin yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes mellitus denir.
Şeker hastalığını doğuran nedenler dengesiz beslenme, şişmanlık veya sinir bozukluğudur. Bazı kimselerde de irsiyet önemli bir rol oynar.
Hastalığın başlangıcında çok yemek ve su içmek ihtiyacı vardır. İdrar miktarı da artar. Kadınların idrar yapma yerlerinde kaşıntı vardır.
Ayrıca devamlı yorgunluk hali görülür.
İleri safhada devamlı baş ağrısı, el ve ayak titremeleri, iştahsızlık, aseton kokusuna benzer nefes kokusu, ter kokusu, adele krampları, hafıza zayıflığı, kısmi veya tam felç, iyileşmeyen yaralar ve uykuda sayıklama görülür.
Şeker hastalığı tedavi edilmezse sonuç damar sertliği, kalp yetmezliği, göğüs anjini, görme zayıflığı, katarakt, karaciğer hastalıkları, siroz olabilir.
İki çeşit şeker koması vardır.
- Diabetik Koma Daha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır.
- Şeker Eksikliği Koması
Tıp dilinde hipoglisemi adı verilen bu çeşit koma, terleme, titreme, çırpınma huzursuzluk, şiddetli açlık, ve aşırı duygusallıkla başlar. Nedeni, fazla miktarda insülin vermek veya çok miktarda karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmektir.
Şeker hastaları haftada en az iki kere ılık banyo yapmalıdır ve sonra da vücutlarının her tarafını ılık bir havlu ile ovmalıdır. Kabız veya ishal olmamalıdırlar. Perhiz yapmalıdırlar.
Erken yatıp erken kalkmalıdırlar. Ağız, boğaz ve diş sağlığına aşırı özen göstermelidirler. Masaj, beden hareketleri ve açık havada yürüyüşü ihmal etmemelidirler.
Şirpençe
Daha çok ense, sırt ve kaba etlerde beliren birçok çıbanların birleşmesi ile meydana gelen ve çabuk genişleyen bir çeşit kan çıbanıdır.
Şişmanlık
Şişmanlık, alınan kalori miktarının yakılan kaloriden daha fazla olması sonucu ortaya çıkan bir metabolizma bozukluğudur. Tıp dilinde obesite denir.
İstatistiklere göre şişmanların daha çabuk yaşlandıkları, şeker hastalığı, damar sertliği, kalp hastalıkları, karaciğer ve safrakesesi hastalıkları, tansiyon yüksekliği, akciğer hastalıkları, romatizmal hastalıkların tehdidi altında bulundukları belirtilmektedir. Bu nedenle şişmanlıktan kurtulmak için diyet ve beden hareketleri yapmak gerekir.
R Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Rahim egzaması
Rahimden gelen cerahatli akıntının neden olduğu bir çeşit egzamadır. Rahimde veya vajina çevresinde kızarma ve şişlikler görülür. Bu şişlikler bir süre sonra su toplayıp, kabuklanır. Kaşıntı, zonklama ve yanma hissedilir.
Rahim iltihabı
Rahimim iç yüzünün iltihaplanmasına tıp dilinde endometri denir. Nedeni, belsoğukluğu, doğumdan ve çocuk düşürdükten sonra rahimde parça kalması veya rahim düşüklüğüdür.
Hastanın karın bölgesi hassastır, vajinadan cerahatli ve sümüğe benzer akıntı gelir. Aybaşı kanamaları fazla olur. Bacaklarda ve leğen kemiği bölgesinde ağrı vardır. Bu ağrılar dinlenmekle geçer. Doktora başvurmak gerekir.
Rahim kanaması
Bu hastalık, aybaşı hali dışında görülen aşırı kanamalarla kendini gösterir. Aybaşı hali sırasında da sancı olmaz.
Rahim kanseri
Çoğunlukla rahim boynunda ve vajinanın başlangıç kısmında meydana gelen bir hastalıktır. Çok düşük yapan veya çok doğuran kadınlarda daha fazla görülür.
Tıp dilinde uterus kanseri denir.
Vajinadan kan veya fena kokulu akıntı gelir. Böyle durumlarda, vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.
Rahimde polip
Rahimde meydana gelen ve nohut büyüklüğünde olan renkli yumrulara rahim polip'i denir. Nedeni, rahimin iç yüzünü örten zarın iltihaplanmış olmasıdır.
Aybaşı halinde aşırı kanama, rahim akıntısı ve arasıra gelen karın ağrıları ile kendini gösterir. Kesin tedavisi ameliyattır.
Rahim sarkması
Bazı kadınların vajina veya rahimleri bacaklarının arasına doğru sarkar. Bu durum, yaşlı kadınlarda görüldüğü gibi gençlerde de görülebilir.
Nedenleri, müzmin öksürük, ıkınma, ağır şeyler kaldırma, aşırı yorgunluk, rahim ur veya polipleri, doğum sırasında destekleyici kas ve bağların zayıflamış olması veya aileden gelen eğilimdir.
Rahim urları
Çoğunlukla doğum yapmamış kadınlarda görülür. Bazı urlar zararsızdır. Ancak aybaşı günlerinde gecikme, kilo kaybı, kansızlık ve adet görmenin ikinci ve üçüncü günlerinde haddinden fazla kanama varsa, geç kalmadan bir doktora başvurmak gerekir. Ayrıca hastada idrar yapma ihtiyacı fazlalaşır, leğen kemiği bölgesinde ağrı vardır.
Raşitizm
Çocuklarda görülen bir çeşit kemik hastalığıdır. Nedeni, yeteri kadar D vitamini almamaktır. Çoğunlukla yeteri kadar güneş görmeyen, sıhhi olmayan, rutubetli, karanlık ve basık tavanlı evlerde yaşayan, yeteri kadar süt içmeyen ve haddinden fazla miktarda unlu gıdalarla beslenen çocuklarda görülür.
Hastalık genellikle 2 yaşında ortaya çıkar. Çocukta huysuzluk ve devamlı terleme görülür, iştahı azdır. Bazıları kabızlık çeker, bazıları da ishal olurlar. Adaleleri gevşektir. Derileri soluk ve kansızdır.
Dişleri geç çıkar ve erken çürür. Ayakta durmayı ve yürümeyi geç öğrenir. Bacak kemikleri çarpıktır. Düztabanlık görülür. Deniz, kum veya güneş banyoları, kış aylarında da, haftada 3 kere ılık banyo yaptırmak yaralıdır.
Romatizma
Umumiyetle eklem, kas ve sinir sistemini etkileyen hastalıklara romatizma denir. Romatizma ağrıları, vücudun her tarafında görülebilir. Halk arasında, romatizma ağrılarına yel denir.
Şişmanlık, hormon dengesizliği, karaciğer yetersizliği, beslenme dengesizliği, mide ve bağırsak bozuklukları, çürük dişler, sinüzit, bademcik iltihapları ve yaşlılık romatizmayı hazırlayan nedenlerin başında gelir.
Ayrıca, soğuk ve rutubet de çok önemli rol oynar.
Romatizmalı yerlerde ağrı, yanma veya üşütme ve şişlikler görülür. Ağrı bazen dayanılmaz dereceye varır. Hareket etmekte de güçlük çekilir. Tedavi edilmezse, kalp kapağı hastalığı veya bir başka hastalığa neden olur. 3 çeşit romatizma vardır
- Akut eklem romatizması
- Romatoid artrit
- Dejeneratif romatizma
P Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Pamukçuk
Çocuklarda görülen ve beslenme yetersizliğinden kaynaklanan bir hastalıktır. Tıp dilinde candia albicans denir.
Paratifo
Tifoya benzeyen, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Paratifo mikropları paratifolu hastanın idrar, büyük abdest veya kanında bulunur.
Lağım sularının karıştığı içme suları ve bu sularla yetiştirilen yiyeceklerle bulaşır. Hastalığın yaygınlaşmasında kara sinekler de önemli rol oynar.
Paslı dil
Çoğunlukla mide hastalıkları veya bazı ateşli hastalıklarda dilin paslandığı görülür. Uzun süreli dil paslarında doktora başvurmak gerekir.
Peltelik
Dil peltekliğinin nedenleri çeşitlidir Müzmin nezle, bademciklerin hastalanmasından dolayı burundan konuşma, kısmi sağırlık, yarık damak bu duruma neden olabilir.
Prostat büyümesi
Prostat bezi, idrar torbasının boynu ile idrar yolu başlangıcını çevreleyen ceviz büyüklüğünde bir guddedir. Yalnız erkeklerde bulunur.
Prostat bezi, 50 yaşını geçen erkeklerde büyümeye başlayıp, rahatsızlık verebilir.
astalığın belirtileri gecenin son kısmında idrara kalkmak, gündüzleri sık sık idrar yapmak, idrar yapmakta zorluk, idrarın yavaş yavaş akması, idrarın başında veya sonunda bir damla kan şeklinde görülür. Kesin tedavi ameliyatla gerçekleşir.
Prostat iltihabı
Vücudun herhangi bir yerindeki iltihabın, kan dolaşımı aracılığı ile prostat bezine gelip yerleşmesi sonucu ortaya çıkar. Hastada titreme, halsizlik, ateş, sırt ve bacak ağrıları görülür.
Hasta, İdrarını ve büyük abdestini yapmakta güçlük çeker.Tedavi sırasında en az 10 gün yatak istirahati şarttır.
Prostat kanseri
Prostat bezinin genişleyip, büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastanın karın bölgesinin alt kısımlarında ve bacak aralarında ağrı vardır. Bazen sırtta ve kollarda da ağrı hissedilir. Doktor tedavisi gerekir.
O-Ö Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Onikiparmak bağırsağı ülseri
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir.
Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur.
Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir.
Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.
Ödem
Vücudun anormal derecede su toplamasına halk arasında istiska; tıp dilinde ise ödem denir. Veya hidrofizi denir. Yüzde, ellerde, ayaklarda veya karında ağrısız şişlikler görülür. Bu şişkinliklerin kaynağı kalp, karaciğer veya böbrek hastalıklarıdır.
Öksürük
Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır.
- Kuru öksürük
Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür.
- Nöbet şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür.
- Balgamlı öksürük
Bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir.
Öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
N Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Nasır
Daha ziyade el ve ayağın sürekli olarak sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesi ile meydana gelen ve basılınca ağrı veren sertleşmiş deri tümseğine nasır denir.
Nedeni, nasırlaşan bölgeye yapılan basınç ve sürtmedir. Ayakta görülen nasırlara çoğunlukla sıkı ayakkabılar neden olur.
Nefes darlığı
Tıp dilinde dispne denilen nefes darlığı önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Spor yaptıktan, koştuktan veya yorucu bir iş yaptıktan sonra nefes darlığı normal sayılabilir.
Ancak ortada neden yokken nefes darlığından şikayet etmek mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü kansızlık, kalp hastalıkları, mide hastalıkları, bronşit, tiroid bezinin büyümesi, akciğer hastalıkları, zatürree, astım, zehirlenme, şişmanlık, nefes darlığına neden olabilir.
Nefes darlığından şikayet edenlerin sigarayı kesinlikle bırakmaları, ağır yemekleri de terk etmeleri gerekir.
Nefes kokusu
Tıp dilinde halitosis denilen nefes kokusunun nedenleri çeşitlidir. Genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır.
- Hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar
- Burun veya sinüz hastalıkarı
- Çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı
- Kusma veya uzun süreli perhizler
Diğer taraftan şeker hastalığı, kansızlık ve ateşli hastalıklar sırasında da nefes kokusu hissedilir.
Herşeyden önce, ağız temizliğine çok dikkat etmek gerekir. Çürük dişler tedavi ettirilmeli, yenilen ve içilen şeylerin kokusuz olmasına dikkat edilmelidir. Hergün temiz havada yürümek de faydalıdır. Kısa sürede geçmeyen nefes kokularında bir doktora başvurmak gerekir.
Nefrit
Böbreklerin çalışmasında görülen bir bozukluktan kaynaklanır. Bu durumda idrara protein karışır. Tıp dilinde bright hastalığı da denir. 3 çeşidi vardır.
- Akut Nefrit
- Müzmin Nefrit
- Subakut Nefrit
Nefritin bütün çeşitlerinde yatak istirahatı şarttır. Üşütmemeye dikkat etmek ve bele kuşak sarmak da gerekir. Ayrıca çıkan idrar miktarından çok su içilir.
Nevralji
Sinir ağrısına tıp dilinde nevralji denir. Bilhassa, yüzde ve başta hissedilir. Ama vücudun diğer taraflarında da bulunabilir. Nedeni soğuk algınlığı, şeker hastalığı, damar sertliği, veya ağrı yapan sinir yakınında meydana gelen herhangi bir hastalıktır.
Nevrasteni
Zihin ve vücudun aşırı derecede yorgun düşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Üzüntü, sıkıntı, endişe, yeteri kadar dinlenmeye vakit ayırmadan uzun süre çalışmak, bazı mikrobik hastalıklar ve sinirleri uyarıcı ilaçları uzun süre kullanmak nevrasteni için gerekli olan zemini hazırlar.
Kişi gerçekte hasta olmadığı halde bazı organlarının hastalığından yakınır. Çabuk yorulur, çabuk sinirlenir, huzursuzdur, baş ağrıları vardır. Bazen de gözlerinin iyi görmediğini söyler.
Dikkatini toplayamaz, uykuları da normal değildir. Cinsel ilişkide başarılı olamadığını, hazımsızlık çektiğini, vücudunun her yerinin ağrıdığını söyler.
Tedavi amacıyla, ılık duş almak, istirahat etmek, vakit buldukça açık havada dolaşmak, günlük sıkıntılardan uzaklaşmaya çalışmak, hazmı güç şeyler yememek, kahve ve sigarayı terketmek gerekir.
Nezle
Burun içindeki ince zarın, üst solunum yollarının virütik iltihaplanmasıdır. Nezle bulaşıcıdır.
Hastada burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, öksürük bazen de ateş görülür. 1-15 gün devam eder. İyi tedavi edilmezse müzminleşir. Tedavinin ilk şartı istirahat etmek ve kalabalık yerlerden uzak kalmaktır.
Nikris hastalığı
Halk arasında gut veya damla hastalığı tıp dilinde ise podagra denir. Özellikle fazla içki içen ve fazla kırmızı et yiyenlerde görülür. Daha fazla erkeklerde rastlanır.
El, ayak başparmağı, diz ve dirseklerde şişkinlik meydana gelir. Ağrı da vardır.
Buraları dokunulmayacak kadar hassaslaşmıştır. Ateş 39,4 dereceye kadar yükselir. Tedavinin başarılı olması için mutlaka yatak istirahati gerekir. Gıda rejimi uygulanır.
Acılı, tuzlu, sirkeli ve şekerli yiyecekler terkedilir. Alkol ve sigara bırakılır. Dana, koyun ve kuzu eti yenmez. Diğer etler, yağ, nişastalı yiyecekler mümkün olduğu kadar azaltılır. Şeker yerine bal kullanıllır.
Az patates, yağsız beyaz peynir, yağsız süt, yoğurt, enginar, havuç, kereviz, kiraz, lahana, fasulye, zeytin, maydanoz, armut, çilek, erik, kara turp, üzüm, domates, ve pırasa yenilebilir. Ayrıca mümkün olduğu kadar çok limon suyu içilir.
M Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Mide tembelliği
Midenin besinleri gereği gibi ve normal sürede hazmedememesine mide tembelliği bir başka ifadeyle mide zafiyeti denir.
Nedeni, midede asit fazlalığı, mide kaslarının zayıflamış olması veya midenin hazım için gerekli olan salgıyı yapamamasıdır.
Mide ülseri
Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir.
Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır.
Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur.
Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir.
Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir.
Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar.
Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir.
Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir.
- Tedavi süresince istirahat edin
- Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin
- Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın
- Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın
- Diş sağlığına önem verin
- Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.
Mide yanması
Göğüs kemiğinin arka tarafında hissedilen yanma ile kendini gösterir. Nedeni midede fazla miktarda asit bulunmasıdır.
Migren
Halk arasında yarım baş ağrısı diye bilinen ve soğuk bir terleme ile birlikte gelip, başın ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. Ağrılar bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur. Birkaç dakika sürebileceği gibi saatlerce hatta günlerce devam eder.
Migren, herhangi bir hastalığın belirtisi olabildiği gibi, belirli bir neden olmadan da görülebilir. İrsi olanlar da vardır.
Başın yarısında zonklamalar, bulantı ve bazen kusma görülür.
Gözünün önünde siyah benekler, bulanık lekeler, uçuşur. Bazı kimseler, konuşmakta da zorluk çekerler.
Ağrı geldiği zaman, karanlık bir odada sırt üstü yatmak oldukça etkilidir. Ayrıca, hazımsızlığı önlemek, haftada iki kere ılık banyo yapmak, sebze yemek ve kahve, çay, sigara, içki, gibi zararlı şeyleri terk etmek gerekir.
Miyopluk
5 metreden daha uzağı yeteri kadar görememeye miyopluk denir. Nedeni, göz kaslarının yorulmuş ve kuvvetlerini kaybetmiş olmasıdır. İrsi olanları da vardır.
L Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Loğusa humması
Bazı loğusalarda görülen ciddi bir hastalıktır. Halk arasında albastı denir. Nedeni, üreme organı yollarında iltihaplanma, doğum esnasında temizliğe yeteri kadar önem verilmemesi veya idrar yollarının iltihaplanması olabilir.
Doğumdan 3 veya 7 gün sonra ateş yükselir. Karnın alt bölümünde yumuşaklık hissedilir. Akıntı fazlalaşır ve loğusa genel bitkinlikten şikayet eder. Doktora başvurmak gerekir.
Lösemi
Halk arasında kan kanseri denilir. Kandaki alyuvarların aşırı derecede çoğalması sonucu meydana gelir.
Lumbago
Sırtın aşağı kısmında hissedilen çok şiddetli ağrıya lumbago denir. Belirtileri çeşitlidir. Mesela, hasta otururken, bir yerden kalkarken, eğilerek bir iş yaparken sırt bölgesinde şiddetli ağrılar hisseder.
Ağrı belirtili bir noktadan başlayıp, kasıklara ve kalçaya doğru yayılır. Hastalığın belirli bir nedeni olmamakla beraber, bağların ve kasların fazla gerilmesi, disk kayması veya bel kemiği ile kalça kemiği arasındaki eklemlerin fazla zorlanması nedenler arasında sayılabilir.
Tedavinin ilk şartı istirahat etmektir. Ayrıca sırta sıcak su torbası koymak ve masaj yapmak da çok faydalıdır.
J-K ile Başlayan Hastalıklar
Jinjivit
Dişetlerinin iltihaplanmasına; halk arasında dişeti iltihabı, tıp dilinde ise piyore veya paradontal hastalığı denir. Dişetleri çevresinde toplanan besinlerin orada mikroplanması sonucu ortaya çıkar.
Dişetlerinin kenarları düz, parlak, kırmızı ve hafifçe şikin bir şekil alır. Fırça ile dokunulduğunda kanar. Tedavi için yapılacak ilk iş, diş temizliğine itina göstermektir.
Kabakulak
Daha çok çocuklarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın ağzından çıkan tükürük damlacıklarıyla bulaşır.
Tıp dilinde parotitis epidemica denilen bu hastalık; genellikle kulak altında bulunan tükürük bezlerinin iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Kuluçka devresi, 18 gündür.
Hastanın ateşi birdenbire yükselir, genel bir halsizlik görülür. Çok defa kulağın ön ve altında bulunan tükürük bezleri şişer ve acıma hissi duyulur.
Yanak ve kulağın altı kabarır, kulak memesi de hafifçe yukarı doğru kalkar. Ağızda kuruluk, dilde pas vardır.
İştah da azalmıştır. Bu durum birkaç gün devam ettikten sonra tükürük bezlerindeki şişlik yavaş yavaş kaybolmaya ve hasta iyileşmeye başlar.
Hastalığın kendisi çok tehlikeli bir hastalık olmadığı halde; başka hastalıklara zemin hazırlar.
Bu hastalıklar arasında; pankreas, gözyaşı keseleri, böbreküstü bezleri, erkeklerde husyeler, kadınlarda yumurtalıkların etkilenmesi önemli sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle en iyi şekilde tedavi edilmesi gerekir.
Hastanın sağlıklı kimselerle konuşması, görüşmesi önlenir. Sulu yiyecekler verilir. Kabız olmaması sağlanır.
Kabızlık
Tuvalete hiç çıkmama veya çok seyrek çıkmaya kabızlık, peklik ya da inkıbaz denir. Tıp dilinde ise konstipasyon adı verilir.
Yeterince sulu şeyler yememe, sinir bozukluğu, bağırsak tıkanıklığı, sindirim sistemi bozuklukları, hormon dengesizliği, basur, fıtık boğulması, kabızlığı doğuran nedenler arasındadır.
Ayrıca günlerinin büyük bir kısmını oturarak geçirmek zorunda olanlarla, hamilelerde ve yaşlılarda görülür.
Öncelikle kabızlığa neden olan hastalığı tespit etmek gerekir. Esas nedeni tespit etmeden alınacak müsil ilaçları kötü sonuçlar doğurabilir.
Kabız omayı önlemek için, sebze çorbaları ve yemekleri, mercimek, ıspanak, salata, balık ve çavdar ekmeği yemek çok faydalıdır. Ayrıca erik reçeli, bal, üzüm, kayısı veya elma yemek; bol su veya şerbet içmek de yararlıdır.
Müzmin kabızlıktan şikayet edenlerin de; fazla et, yumurta, peynir, beyaz ekmek, muz gibi yiyecekleri azaltmaları, kahve çay ve sigarayı en az miktara indirmeleri, alkolü bırakmaları gerekir.
Kabızlığı gideren ilaçların fazla miktarda ve uzun süre kullanılması kötü sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle ilaçları kullanırken tavsiye edilen miktarları aşmamak gerekir.
Kalp hastalıkları
Düzensiz bir hayat, yorgunluk, sinir bozuluğu, şiddetli romatizma veya doğuştan meydana gelen kalp hastalıklarında; daha geniş bir ifadeyle bütün kalp hastalıklarında aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir.
- Sinirlenmeyin
- Sigarayı bırakın
- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın
- Fazla yorucu işler yapmayın
- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin
- Koşmayın, acele etmeyin.
- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın
- Kabız olmamaya dikkat edin
- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin
- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın
- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın
- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin
- Bol bol yoğurt yiyin
Kalp ağrısı
Kalp üzerinde hissedilen ağrıya tıp dilinde prekardiyal ağrı denir. Kalp ağrısı nefes darlığı ve şok ile görülürse; enfarktüs krizinden şüphe edilir.
Bu gibi durumlarda hastayı fazla hareket ettirmemek, istirahat etmesini sağlamak ve doktora başvurmak gerekir. Kalbin ön kısmında devamlı olarak ağrı varsa; nedeni psikolojik olabilir.
Kalbin hızlı atması
Kalbin; dakikada 90'dan fazla atmasına, tıp dilinde taşikardi denir. Ancak bu sayı, yaş gruplarına göre değişir.
Normal Kalp Atışları
0 - 1 yaşları arasında; dakikada 120-140
1 - 3 yaşları arasında; dakikada 90-120
3 - 7 yaşları arasında; dakikada 90- 100
7 - 20 yaşları arasında; dakikada 80 - 90
20 yaşından sonra; dakikada 60-80
arasında değişir.
Her yaş grubunda; normal atışın 1 fazlası; kalbin hızlı attığını gösterir. Kalbin atışları, göğüsten, köprücük kemiği üzerindeki nabızdan veya el bileğinin dış kısmında, kemikle kiriş arasındaki yerden sayılabilir.
Taşikardi; her zaman kalp hastalığının belirtisi değildir. Çünkü koşmak, sindirilmesi güç şeyler yemek, heyecanlanmak, sigara, içki, çay, kahve içmek, zehirlenmek, bazı ilaçlar ve kadınların aybaşı halleri taşikardiye neden olabilir. Bu çeşit taşikardi, nedenin ortadan kalkmasıyla geçer.
Ancak kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, ateşli hastalıklar ve zehirlenmeler de taşikardi yapar. Bu nedenle, doktora başvurmak gerekir.
Kalp romatizması
Romatizma, iyi tedavi edilmeyecek olursa; kalbin içindeki kapakçıklara yerleşir. Bu kapakçıklardan; en fazla mitral kapakçık etkilenir ve daralıp, sertleşir, büzülür.
Daha çok kadınlarda görülen kalp romatizması sonucu ortaya çıkan hastalığa mitral darlığı veya mitral stenoz denir. Hastada nefes darlığı, kuru öksürük, sık sık soğuk alma, morarma, el ve ayaklarda üşüme ve yorgunluk görülür.
Tedavinin ilk şartı üzülmemek, her gün bir öncekki günden daha iyi olduğuna inanmak ve doktorun tavsiyelerine uymaktır.
Kalp yetmezliği
Kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının; içindeki kanı, her vuruşunda muntazaman boşaltamaması şeklinde ortaya çıkar. Üç şekilde görülür.
Sol Kalp Yetmezliği Hastada nefes darlığı ve kuru öksürük vardır. Geceleri daha zor nefes alır. Çarpıntı, baygınlık ve terleme görülebilir. Buna kalp astımı adı verilir. Nedeni; aort veya mitral kapaklarının hastalanması veya koroner rahatsızlığıdır.
Sağ Kalp Yetmezliği Hastanın ayak ve ayak bilekleri şişer. Buralara, parmakla bastırılınca bir süre çukur kalır.
El, ayak ve yüzde morarmalar; hazımsızlık ve iştahsızlık görülür. Nedeni, mitral kapağı hastalığı, müzmin bronşit veya doğuştan olan kalp hastalığıdır.
Kaonjestij Kalp Hastalığı Sağ ve sol kalp yetersizliği bir arada olduğu zaman görülür. Nedeni aort veya mitral kapaklarının hastalanması, müzmin bronşit veya akciğer hastalıkları, romatizma ve tiroid hastalıklarıdır.
Aşağıdaki tavsiyelere uymak gerekir
- Sigara içmeyin
- Yemeklere fazla tuz koymayın
- Uykularınızı ihmal etmeyin
- İstirahat edin ama devamlı olarak yatmayın
- Sinirlenmeyin, üzülmeyin, her şeyi kendinize dert etmeyin
Kalınbağırsak iltihabı
Daha ziyade bağırsakları zayıf olanlarda görülen bir hastalıktır. Bazen iltihapla birlikte ülser de görülür. Buna tıp dilinde ülserli kolit denir. Hastalık aniden başlayıp, hiç beklenmedik bir anda kaybolabilir.
Hastada aniden veya yavaş yavaş gelen ishal görülür. Dışkısı kanlıdır. Hasta, karın ağrılarından şikayet eder, ateşi de yüksektir. Doktora başvurmak şarttır.
Bu arada istirahat etmek ve bol vitaminli gıdalar almak gerekir. Alkol, fazla miktarda meşrubat ve süt içilmez. Çekirdek gibi kabuklu şeyler yenmez.
Kan çıbanı
Kılların dibinde başlayıp süratle büyüyen bir iltihaptır. Özellikle sırt, ense ve yüzde meydana gelir. Nedeni stafilokok cinsi mikroptur. Tıp dilinde füronkül denir.
Kan çıbanı küçük kırmızı ve sert bir şişliktir. Büyüdükçe ağrısı ve gerginliği artar. En sonunda baş verir. Bir süre sonra da orta kısmı yumuşar, sarılaşır ve içindeki cerahat boşalır.
Kabuk döküldükten sonra da yerinde ufak bir iz kalır. Kan çıbanlarını, kesinlikle sıkmamak ve hatta dokunmamak gerekir.
Kan işemek
Tıp dilinde hematüri adı verilen bu durum, önemli bir hastalığın işareti olabilir. Bu nedenle vakit kaybetmeden bir doktora başvurmak gerekir.
İdrarda kan görülmesi; idraryolu iltihabı, prostat iltihabı, mesane taşı, böbrek kanaması, böbrekte taş veya kum, kan hastalıkları veya bir başka hastalığın belirtisi olabilir.
Ayrıca bazı ilaçlar ve gıdalar da idrarda kan görülmesine neden olabilir. Örneğin çilek, domates, ıspanak veya ağrı kesici ilaçlar kan işemeye neden olabilir.
Kan tükürmek
Tıp dilinde hemoptizi denilen kan tükürmek, önemli bir hastalığın habercisidir. Akciğer kanseri, verem, bronşit, mitral darlığı veya zatürreeden şüphelenilir.
Ancak dişeti kanaması gibi pek önemli olmayan bir durumda olabilir. Bu nedenle, hastanın sırtına bir yastık konup, oturtulur. Vakit kaybetmeden doktor çağrılır.
Kanda kolestrol yüksekliği
Kolestrol, kanda, sinirlerde, beyinde, karaciğerde, dalakta, böbrek üstü bezlerinde ve safrada bulunan, yağ yapısında, kristal gibi beyaz görünümde bir maddedir.
Görevi dokulardaki su dengesini sağlamak, alyuvarları zehirlere karşı korumak, sinir dokularının dayanıklığını sağlamak ve deri altında, dışarıdan gelecek mikroplara karşı koruyuculuk yapmaktır.
100 gram kanda; 180-230 miligram kolestrol bulunur. Bu miktar normaldir. 230 miligram kolestrol miktarı, kanda kolestrolün yükselmiş olduğuna işarettir. Tedavi edilmezse; damarsertliği, beyin ve kalpteki ince damarların tıkanmasına neden olur.
Meydana Gelişi Böbrek üstü bezleri, husyeler, yumurtalıklar bünyenin ihtiyacı olan kolestrolü imal ederler. Ayrıca hayvansal yağlar, süt, yumurta ve bitkisel hormonlarla da kolestrol alınır.
Kanda, kolestrolün yükseldiğini anlamak için bir seri test yapmak gerekir. Ayrıca, hastanın cildinde oluşan sarı lekeler, göz altlarında beliren siyah halkalar, göz akında görülen sarı lekecikler, genel yorgunluk, iştahsızlık, hazımsızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, görme zayıflığı, ağız acılığı, nefes ve ter kokusu kolestrolün yükselmiş olduğuna işaret olabilir.
Kanser
Kanser; anormal vücut hücrelerinin başıboş kontrolsüz bir şekide üremeleri ile meydana gelen bir çeşit hastalıktır. Başka bir deyişle vücutta meydana gelen kötü tümörlere kanser denir.
Kanser hücreleri, ya etraftaki dokuları istila ederek ya da ak veya kırmızı kan damarları ile vücudun diğer taraflarına yayılır. Buna metastaz (yavrulama) denir.
Kanserin esas nedenini bilinmemekle beraber, hava kirliliği, ve sigaranın kansere zemin hazırlayıcı oldukları ileri sürülmektedir. Kanserden korkmayınız, geç kalmaktan korkunuz! Bu nedenle aşağıdaki belirtilerin biri görüldüğü zaman doktora başvurunuz.
- Makat veya rahimden gelen anormal kanama veya akıntılar
- Göğüslerde veya vücudun herhangi bir yerinde görülen ve ele gelen şişlik veya sertlikler
- İyileşmeyen yaralar
- Ses kısıklığı veya belirli bir sebebi olmayan öksürük
- Yutma güçlüğü ve hazım bozuklukları
- Ben ve siğillerde görülen değişmeler
Bu işaretlerin herhangi biri iki haftadan fazla devam ederse mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Kanserin görüldüğü yerler aşağıda gösterildiği şekilde tespit edilmiştir.
- Beyin ve omurilikte %1
- Ciltte %10
- Tenasül yollarında, erkeklerde %10, kadınlarda % 6
- Memelerde %14
- Sindirim sisteminde %25
- Solunum yollarında, erkeklerde %2, kadınlarda %3
- Karaciğer ve safra kesesinde %3
- Diğer organlarda %8
Bu bilgilerin ışığı altında, akciğer, deri, dil, dudak, gırtlak, mide, incebağırsak, kalınbağırsak, mesane, meme, ve prostat daha fazla görüldüğü söylenebilir.
Kanser tedavisinde uygulanan makro biyotik gıda rejiminin çok etkili olduğu, bu rejimi uygulayan hastaların iyileştikleri ve sağlıklı kimselerin de kanser olmadıkları ileri sürülmektedir.
Makro-biyotik Gıda Rejimi
Bir günlük gıdanın, %60'ı buğday, arpa, mısır, darı, esmer pirinç veya çavdar unundan yapılmış gıdalardan seçilir.
%23-25'i hayvan gübresiyle gübrelenmiş bahçelerden toplanmış taze ve olgun meyvelerden, patates, patlıcan, ıspanak, veya domatesten seçilir.
%5-10'u tahıl veya sebze çorbalarından seçilir.
%10-15'I deniz ürünleri arasından veya soya fasulyesi, taze fasulye, kırmızı pancar veya şalgamdan seçilir.
Haftada bir kere beyaz etli balık yenebilir. Ancak her hafta pişirme şeklini değiştirmek gerekir.
Haftada iki kere de fazla şekeri olmayan meyveler yenebilir. Çay içilebilir.
Aşağıdaki yiyecek ve içecekler de yasaktır.
Beyaz unla yapılmış ekmek, pasta gibi şeyler, beyaz pirinç, tavuk, peynir, yumurta, konserveler, dondurulmuş yiyecekler, şeker, üzüm, şekerli meyve suları, olgunlaşmış meyve ve sebzeler, kuru fasulye, ve kuru bezelye, mercimek, mantar, pekmez, bulama, çikolata, kakao, gazoz dahil bütün meşrubatlar, ve alkollü içecekler, turşu, sirke, hardal, sofra tuzu, bayat yiyecekler, sığır eti.
Yukarıda anlatılan gıda rejimi hiç aksatılmadan uygulanmalıdır.
Kansızlık
Tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin de azalmasıdır.
En önemli nedeni yeteri kadar beslenememektir. Ayrıca, müzmin basur kanamaları, aybaşı kanamalarının haddinden fazla olması, doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanserde de görülür.
Kansızlığın tipik belirtileri şöyle özetlenebilir. Yüzde solgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde şişkinlik görülür. Hastanın burnu sık sık kanar, dilinde acılık vardır. İştahsızlık ishal ve bazen de kusma görülür.
Tedavinin ilk şartı, istirahat, temiz hava ve kan yapıcı gıdalar yemektir.
Karaciğer hastalıkları
Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir.
Karaciğerin görevi
- Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar.
- Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.
- Vücudun ısısını ayarlar.
- Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar.
- Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar. Kan miktarını ayarlar.
- Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.
Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar.
Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır.
Karaciğer Hastalıklarının Ortak Belirtileri
Hasta, sağ böğründe ağrı hisseder.
Bağırsaklarında fazla miktarda gaz vardır. Karnı şişer, anüsten çıkan gaz pis kokar. Cilt rengi ve bazen de göz akı sararır. Yüzünde ve ellerinde çil gibi lekeler görülür. Hazımsızlıktan şikayet eder.
Sabahları dilinde pas ve ağzında acılık hisseder. Nefesi de kokar. Sabah saatlerinde ensede ağrı hisseder. Çarpıntı, iştahsızlık vardır. İdrarın rengi sabahları sarı ve koyu, daha sonraki saatlerde ise, duru ve açıktır.
Sık sık idrara gider. Baldır kasları ağrır. El ve ayaklarında şişlik görülür. Geceleri uyumak istemez. Görme ve işitme duyguları da zayıflar.
Karaciğer şişmesi
Herhangi bir karaciğer hastalığı sırasında, karaciğer hücrelerinin şişip, safra yollarını tıkanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıkktır. Tıp dilinde hepatit sarılık denir.
Hastanın bütün dokuları, hatta gözlerinin akı bile sarıya boyanır. İdrarı esmerleşir. Deride kaşıntılar görülür.
Karaciğer yetersizliği
Karaciğerin görevini yeterince yapmaması sonucu görülen bir hastalıktır. Belirtileri bağırsaklarda gaz, karın şişliği, sağ böğürde ağrı, burun kızarması, solgun renk, yüz ve elde çil gibi lekeler, paslı dil, ağızda acılık, mide bulantısı, kabızlık, çarpıntı, el ve ayak şişleri, görme ve işitmede azalma görülür.
İdrar rengi, sabahları koyu, gündüz ise açık ve durudur. İdrara çok çıkılır. Hastanın çukulata, baharatlı yiyecekler, turşu, kızartmalar, ve yağlı şeyler yememesi gerekir.
Karın ağrısı
Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık, karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar.
Bu nedenle karın ağrılarının nedenleri pek çoktur.
Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma, ishal, ve ateş de görülebilir.
Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Kaşıntı
Vücudun herhangi bir yerinde hissedilen ve böcek dolaşıyormuş hissi, hafif yanma ve batma gibi rahatsızlıklarla ortaya çıkan kaşıntıya, tıp dilinde pruritus veya kaşeski denir.
Kaşıntıyı doğuran nedenler çok çeşitlidir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Sabun, çamaşır tozları ve bazı boyaların neden olduğu kaşıntılar
- Yün veya naylon iyeceklerin neden olduğu kaşıntılar
- Bazı kimyasal maddelerin neden olduğu kaşıntılar
- İstiridye, yumurta, süt, çilek, soğan gibi bazı besinlerin neden olduğu kaşıntılar
- Bazı ilaçların neden olduğu kaşıntılar
- Şeker, karaciğer, böbrek hastalıkları veya löseminin neden olduğu kaşıntılar
- Kurdeşen, egzama, su çiçeği, kızamık, kızıl, kızamıkçık veya deri iltihabının neden olduğu kaşıntılar
- Mantarın neden olduğu kaşıntılar
- Kıl kurdunun neden olduğu kaşıntılar
- İshal veya kabızlığın neden olduğu kaşıntılar
- Sinirlilik ve ruhi sıkıntıların neden olduğu kaşıntılar
Tedavinin ilk şartı, kaşıntıyı doğuran sebebi bulmaktır. Bu arada mümkün olduğu kadar kaşımamaya gayret edilir.
Katarakt
Göz merceğinin bulutlanıp, görmenin bozulmasına halk arasında aksu, akbasma veya göze perde inmesi adı verilir. Çoğunlukla 50 yaşından sonra görülür.
Nedeni göz yaralanması, şeker hastalığı, gözün uzun süre ışığa maruz kalması, damar sertliği veya beze hastalığıdır. Bazen doğuştan da olabilir. En çok rastlananı yaşlılığın neden olduğu katarakttır.
Kekemelik
Daha ziyade erkeklerde görülen bir çeşit konuşma bozukluğudur. Nedeni, ya sinir gerginliği ya da gırtlak çevresindeki kasların ahenkli bir şekilde çalışmamasıdır.
Üzülecek bir durum yoktur. Konuşma bozukluklarını tedavi eden bir uzmanla görüştükten sonra tavsiyelere sabırla uymak ve sonucu beklemek gerekir.
Kellik
Saçlı deride, deriden 2-3 santimetre kadar yüksekte kabuklar şeklinde ortaya çıkan ve bir çeşit mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıktığı yerdeki saçlar ya tamamen dökülmüş ya da bir iki kıl kalmıştır. Tedavinin ilk şartı, temizliğe çok dikkat etmektir.
Kemik iltihabı
Kemiğin ve iliğin iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Tıp dilinde osteomyelit denir. Nedeni, cerahat yapan mikropların kana karışması veya derideki herhangi bir yaradan dağılan mikroplardır.
Hastalanan kemik, dokunulmayacak kadar hassastır. Hastada, terleme ve titreme görülür. Ağrılar aniden başlar. Vakit geçirmeden tedavi ettirmek gerekir.
Kemik veremi
Uzun kemiklerin son kısmındaki, kemik yapıcı kıkırdakların verem olmasına, kemik veremi denir. Kalça, diz kapağı oynakları ve bazen de omurlarda görülür.
Nedeni veremin ikinci devresinde, verem basillerinin kan damarları aracılığıyla bütün vücuda yayılmış olmasıdır. Hastada baş ve eklem ağrıları görülür. Kemiklerinde yaralar ve delikler açılır.
Ateşi de, inip çıkar. Vakit geçirmeden tedavi edilmesi gerekir. Doktorun tavsiyelerine uyulur, verdiği ilaçlar kullanılır.
Kemik yumuşaması
Kemiklerin zamanla yumuşayıp, kırılabilir hale gelmesiyle ortaya çıkan bu hastalığa tıp dilinde osteomalasi denir. Nedeni, kalsiyum veya D vitamini eksikliğidir.
Kırıklar
Çarpma, vurma, düşme veya bunlara benzer bir kaza sonucu meydana gelen kırıklar, kapalı ve açık kırıklar olmak üzere ikiye ayrılır.
Kemikler ya bir yerinden basit bir şekilde ya da birkaç yerinden kırılıp, parçalanırlar. Kemik kırılan yerde, şiddetli ve şişkinlik meydana gelir.
Kırılan yer, elle yoklandığı zaman birtakım tıkırtılar duyulur. Bazen de, kırılan kemikler, kasları, etleri ve deriyi delerek dışarı fırlayabilir.
Kemik kırıklarında yapılacak ilk iş, kemik uçlarını karşı karşıya getirerek, kıpırdamayacak şekilde sıkıca sarmaktır.
Kısırlık
Erkek veya kadının döl vermemesi haline, halk arasında kısırlık, tıp dilinde ise sterilite denir. Nedenlerini, erkek ve kadında ayrı ayrı incelemek gerekir.
- Erkeklerde KısırlıkNormal cinsel ilişkide bulunmayan veya menisi olmayan erkeklere kısır denir. Psikolojik etkenler, iktidarsızlık, erkek uzvunda görülen şekil bozukluğu, gereği gibi tedavi edilmemiş belsoğukluğu, yumurtaların yerlerine inmemiş olması, kabakulak hastalığı sırasında husyelerin iltihaplanmış olması kısırlığı doğuran en başta gelen nedenlerdendir.
- Kadınlarda Kısırlık
Cinsi münasebetlerin, hamile kalma ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda yapılması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarında görülen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu, sinir bozukluğu en başta gelen nedenlerdendir.
Çocuk sahibi olmayan eşlerin, tepeden tırnağa kadar muayene olup, gerçek nedenleri, tespit ettirmeleri gerekir.
Kızamık
Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. Kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır.
Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir.
Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur.
Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker.
Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur.
Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir.
Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir.
Kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar.
Kızamıkçık
Deri döküntüleri, hafif ateş ve hafif nezle ile ortaya çıkan Alman kızamığı da denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde, rubella denir. Daha ziyade çocuklarda görülür. Ancak, hamile kadınların da, gebeliğin ilk üç ayı içinde kızamıkçık olma ihtimali vardır.
Bu durumda, ana rahmindeki cenin de etkilenir.
Hastalık, havadaki zerreciklerle bulaşır. Kuluçka devresi, çoğunlukla 17 gündür. Hastanın vücudunda pembe, düz lekeler görülür. Bazen boynun arka tarafındaki bezler de şişer.
Tedavi için kullanılacak özel bir ilaç yoktur. Hastalık genellikle 4 gün içinde geçer. Bu süre içinde hastanın odasını ayırmak ve sağlam kimselerle görüştürmek gerekir. Kesin istirahat da şarttır.
Kızıl
Kendine has bir deri döküntüsü ve boğaz ağrısı ile ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde scarlatina denir. Nedeni, bademciklere yerleşen bir çeşit mikroptur.
Hastalık aniden ortaya çıkan baş ağrısı, titreme, boğaz yanması, bulantı, ve havale ile başlar. Ateş yükselir. Nabız hızlanır ve bademcikler de şişer.
Bu belirtilerin ortaya çıkmasından çok kısa bir süre sonra, ağız çevresi hariç vücudun diğer yerlerinde kırmızı lekeler belirir. Dilin üstü de beyaz bir tabakayla kaplanır. Bu tabaka 3 gün sonra kalkar ve dil ağaç çileği görünümünü alır. Hastalık en fazla 6 hafta içinde geçer.
Bulaşmayı önlemek amacıyla, hastanın odası ayrılır. Başkaları ile görüşmesi engellenir. Odası sık sık havalandırılır. Sulu ve sindirilmesi kolay yiyecekler verilir.
İyi tedavi edilmezse böbrek iltihabına neden olabilir.
Kloroz
Bir çeşit kansızlıktır. Kanda hemoglobin miktarının azalması, bu duruma neden olur. Çarpıntı, halsizlik, nefes darlığı, yüzde solgunluk ve ayak bileklerinde şişme görülür.
Kolera
Kolera vibriyonu denilen mikropların meydana getirdiği en tehlikeli bulaşıcı hastalıklardan biridir. Daha ziyade, su, kanalizasyon ve tuvalet durumu elverişli olmayan çevrelerde görülür.
Kolera mikrobu içme sularına karışan sularla yayılıp, salgın haline gelir.
Ayrıca hastaların dışkısı, kusmuğu ile bulaşır. Kolera mikrobu bulaşmış yiyecek maddeleri de hastalığın yayılmasına neden olur. Korunmak için, meyve ve sebze bahçeleri hiç bir zaman lağım suları ile sulanmamalıdır. Lağım sularının, içme sularına karışması engellenmelidir.
Yiyecek ve içecekler sinek, böcek ve fare giremeyecek yerlerde saklanmalıdır. Yemeklerden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır.
Kör çıban
Özellikle sırt, ense veya yüzde meydana gelip, kıl diplerinin iltihaplanmasıyla beliren bir çeşit çıbandır. Küçük, kırmızı ve sert bir şişliktir. Büyüdükçe, ağrı artar, fakat çoğu zaman baş verme görülmez. Kör çıbanları kesinlikle sıkmamak ve kurcalamamak gerekir.
Kramp
Kaslarda, şiddetli bir ağrı ile beraber istek dışı meydana gelen kasılmalara kramp denir. Çoğunlukla yorgunluk, fazla terleme ve ishalden sonra görülür. Atardamar hastalıkarından kaynaklanan kramplarda mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.
Kuduz
Kuduz hayvanın ısırması ve salyasının insan vücudundaki herhangi bir sıyrıktan girip, kana karışması sonucu ortaya çıkan bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Tıp dilinde rabies veya hydrophobia denir.
Kuduz virüsü, vücuda girdikten sonra sinir sistemine yerleşerek, beyne kadar gelir ve orada iltihap yapar. Bu iltihaplanma, ısırıldıktan sonra geçen 7 ila 60 gün arasında meydana gelir.
Bu nedenle kuduz aşısının bu süre içinde yapılması gerekir. Kuduz belirtileri ortaya çıktıktan sonra yapılacak kuduz aşısı ile kuduz serumunun kıymeti yoktur.
Kuduz hastalığının başlangıcında, yorgunluk, durgunluk, sinir bozukluğu, baş ağrısı ve kalpte sıkışma görülür. Hasta yerinde duramayacak kadar sıkıntılıdır.
Bir süre sonra boğaz ve solunum yollarındaki kramplar başlar. Bu dönemde sudan da korkmaya başlar. Kuduz şüphesi olan bir hayvan ısırdıktan sonra ısırılan yerden bol kan akıtılır. Sonra oksijenli suyla yıkanıp, tentürdiyot sürülür. Bu işlem sık sık tekrarlanır.
Kulak ağrısı
Kulak ağrısı başka bir hastalığın belirtisidir. Kulak borusu zarı iltihabı, kulak nezlesi, ortakulak iltihabı, kulak yolundaki çıban, boyun bezeleri, yüz nevraljisi, bademcik iltihabı veya çene mafsalındaki hastalık, kulak ağrısına neden olabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
Kulak akıntısı
Dış veya ortakulak iltihabından kaynaklanır. Akıntı azsa, dışkulak iltihabı, koyu sarıysa ortakulak iltihabı düşünülür.
Mastoid iltihabının neden olduğu akıntı ise, krem kıvamında olup, çoktur. Kulaktan kanlı akıntı gelmesi, kulak zarının delinmiş olması veya kafatası kırığından kaynaklanabilir. Doktora başvurmak gerekir.
Kulak çınlaması
Kulak çınlaması, kulak uğultusu veya kulak vızıltısına, tıp dilinde tinnitus denir. Çok çeşitli nedenleri vardır. Bunlar arasında, kulak kiri, içkulak iltihabı, ortakulak iltihabı, menier hastalığı, ateşli hastalıklar, yorgunluk, zafiyet, bazı ilaçlar, yüksek veya düşük tansiyon sayılabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
Kulak iltihabı
Ortakulakta veya kulak arkası kemikte görülür. Vakit geçirilmeden doktora başvurmak gerekir.
- Ortakulak İltihabı
Bademcik veya gırtlakta meydana gelen iltihaplar grip, kızamık, kuşpalazı, kızıl gibi hastalıklar ortakulağın iltihaplanmasına neden olabilir. Hastada, yüksek ateş ve kulak ağrısı görülür. Kulağa sıcak pansumanlar yapmak, ağrıları dindirir.
- Kulak Arkasındaki Kemiğin İltihabı
Nedeni, genellikle ortakulaktaki iltihabın, kulak arkasındaki kemiğe doğru yayılmış olmasıdır. Hastada ateş, kulak ağrısı, koyu kulak akıntısı, halsizlik görülür. İşitme azalır. Çaresi ameliyattır.
Kulak kiri
Dışkulak borusundaki ufacık bezler; kulak kiri adı verilen hafif sarımtırak yağlı bir madde salgılarlar. Bu salgı fazla olduğu zaman, dışarıya atılamayıp kulak içinde kuruyacak olursa, bir tıkaç meydana getirir ve kulak zarını etkileyerek rahatsızlık verir.
Dışkulak borusu, kulak kiri ile tamamen kapanacak olursa, uğultu, çınlama gibi arızalara neden olur. Tamamen tıkanmış boru, ancak doktor tarafından açılabilir.
Kulunç ağrısı
Şiddetli ağrılara ve özellikle kalınbağırsak kaslarının kasılması sonucu meydana gelen ve omuz başlarında hissedilen ağrılara, halk arasında kulunç denir.
Bu çeşit ağrıların bazıları sabit, bazıları da gezici ağrı şeklindedir. Kalınbağırsağın kasılmasından kaynaklanan bu çeşit ağrılara, tıp dilinde kolik denir.
Kum sancıları
Böbrek kumlarını dökmek ve onların neden olduğu sancıları gidermek için, perhiz yapmak ve bol bol su içmek çok faydalıdır.
Kurdeşen
Tıp dilinde Ürtiker denilen kurdeşen, bir çeşit alerjidir. Ciltte aniden başlayan ve birkaç saat süren dayanılmaz kaşıntılarla kendini gösterir. Ciltte görülen küçük, kırmızı kabarcıklar, bir süre sonra şişebilir.
Bu belirtiler, bazen çok kısa zamanda geçer, bazen de uzun süre devam eder. Nedeni, böcek veya arı sokması, bozuk yiyecekler, bazı yiyecekler, bazı ilaçlar veya aşırı derecede heyecanlamadır.
Kusmak
Midenin içindekilerini, elde olmayarak ağız yolu ile dışarı atmaya kusmak, kusulan şeye de kusmuk denir. Kusmanın bir çok nedeni vardır. Örneğin, zehirli, bozulmuş yiyecekler, içki, gastrit ve ülser gibi mide hastalıkları, bazı besinlere karşı hassasiyet, bazı ilaçlar, kanser, mide kanaması, mide fıtığı, sinirlenme, migren, araç tutması, zehirlenme, kansızlık, sarılık, tiroid hastalıkları, hamilelik ve çocuklarda kabakulak, bademcik veya bağırsak hastalıkları sırasında kusma görülür.
Tedavinin ilk şartı, kusmanın nedenini belirlemektir. Tedavi nedene göre yapılır. Hasta kustuktan sonra, sırt üstü yatırılır. Birşey yedirilmez. Bir bardak buzlu su, yudum yudum içirilir.
Kuşpalazı
Difteri de denilen bu hastalığa tutulanlarda yutkunma zorluğu, ses kısıklığı, nefes darlığı, kuru öksürük, yüzde morarma, bademcikler üzerinde kurşuni beyaz renkte bir zar, boğaz ağrısı, boyun bezlerinde şişlik, iştahsızlık, kol ve bacaklarda ağrılar görülür. Ateş 38-40 derece arasındadır. Nabız süratlidir.
Hastalık başlangıcında teşhis edilip, hastanın nefesi tamamen kesilmeden müdahale edilmezse, ölümle sonuçlanır. Bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın bulunduğu yerdeki havaya yayılan mikroplarla bulaşır.
Korunmak için en iyi çare difteri aşısı yaptırmaktır. Vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.
I-İ Harfleri ile Başlayan Hastalıklar
Ileitis
İnce bağırsağın iltihaplanmasıdır. Hastada, karın ağrısı ve ishal görülür. Buna Crohn hastalığı da denir.
İdrarda kan görülmesi
İdrarda kan görülmesine tıp dilinde hematuri denir. İdrar renginin kanlı olması; yenilen şeylerdeki boyalardan olabileceği gibi, herhangi bir hastalığın işareti de olabilir. Bu nedenle bir doktora gitmekte fayda vardır.
İdrar torbası iltihabı
İdrar torbasının (mesanenin) bakteri ve virüsler tarafından iltihaplandırılması sonucu ortaya çıkan bu hastalığa, tıp dilinde sistit denir. Hastanın karın bölgesinin alt kısmında ve bacak aralarında ağrı vardır.
Sık sık idrar yapmak ihtiyacı hisseder. İdrar yaptıktan sonra da mesanede veya penisin ucunda şiddetli ağrı hissedilir. Bazı durumlarda idrar yollarında yanma ve kanlı idrar da görülür.
Ağrıları dindirmek için, karına sıcak su torbası konur.
İdraryolları iltihabı
İdrar torbası iltihabı; idrar yolları taşı, belsoğukluğu veya eklem hastalıklarının neden olduğu bir hastalıktır. Çok içki içenlerde görülür.
İdrar yollarında acıma hissedilir. Tedaviye yardımcı olmak için bol miktarda su içilir, sıcak banyolar yapılır.
İdrar yollarında yanma
İdrar yollarında veya idrar yaparken yanma çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Belsoğukluğu, ülser, mesane iltihabı, prostat iltihabı, mesane uru, yumurtalık iltihabı, apandisit düşünülebilir.
Bu nedenle tedaviye geçmeden önce, hastalığı doğuran nedeni tespit etmek gerekir. Tedavi, hastalığı doğuran nedene göre yapılır.
İdrar tutukluğu
Mesane (idrar torbası) dolu olduğu halde idrar yapılamaz. Karnın alt bölgesi gerginleşmiştir. Bastırılınca ağrı hissedilir. Tıp dilinde akut retansiyon adı verilen bu durumun nedenleri çeşitlidir.
Örneğin, böbreklerde taş, prostat büyümesi, idrar yollarının doğuştan kusurlu olması, fazla miktarda alkol içmek, mesane felci, belsoğukluğu, sinir hastalıkları veya üşütmek idrar tutukluğuna neden olabilir.
İlk tedbir olarak hastanın karnına içinde sıcak su olan bir şişe konur. Sıcak su ile banyo yapılırken, idrar çıkarmaya çalışılır.
İdrar tutamamak
Bazı kimseler, öksürme, aksırma, gülme, ağlama, hallerinde veya heyecanlandıkları zaman idrarlarını tutamayıp kaçırırlar. Bu durum bilhassa çok doğum yapmış kadınlarda sık görülür.
Nedeni ön ve arka boşaltım kanallarındaki kasların zayıflamış olmasıdır. Ayrıca böbrek veya idrar yollrındaki taş veya tümör, omuriliğin hastalanması da idrar tutamamaya neden olabilir.
Küçük çocuklarda ise, bağırsak solucanları idrar kaçırmaya neden olabilir.
İdrar zorluğu
Hastanın günlerce idrara çıkmaması şeklinde kendini gösteren bu hastalığa; tıp dilinde Anüri adı verilir. Mesane (idrar torbası) boştur. Hastada uyuklama, baş ağrısı, adalelerinde oynama ve kusma görülebilir.
Nedeni böbrek hastalıkları, mesane, veya rahim hastalıkları, yaralanma ve idrar yollarında taş bulunmasıdır. Tedavi için doktora başvurmak gerekir.
İktidarsızlık
Erkeklik organının (penisin) yeteri kadar sertleşmemesi sonucu, cinsel ilişkide bulunamamaya; halk arasında iktidarsızlık, tıp dilinde ise empotans denir.
Kendine güvenememek, yorgunluk, tiksinti, sinir bozukluğu, alkolizm, şeker hastalığı, doğum kontrolü için uygulanan metotlar veya aşırı şişmanlıktan kaynaklanır. Ilık banyolar, açık havada dolaşmak ve dinlenmek başvurulacak ilk çarelerdir.
İncinmek
Herhangi bir eklemin, burkulması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Çoğunlukla ayak, el bileklerinde veya diz kapağında görülür.
Eklem; incindiği zaman, kısa süren bir ağrı hissedilir. Sonra eklemin bulunduğu yerde şişme, zonklama, morarma görülür.
Yapılacak ilk iş, incinen yeri sargı bezi ile sarmak ve üzerine soğuk su dökmektir.
İshal
İshal; normal katılıktaki dışkının sulu veya yumuşak; sümüklü, kanlı veya yağlı bir şekil alıp, sık sık tuvalete çıkmak ihtiyacını doğurmasıdır. Bazen de ağrı yapar.
İshal ve kabızlığın birbiri ardınca sık sık görülmesi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir durumdur. İshale halk arasında amel ve sürgün; tıp dilinde ise diare denir.
İshalin nedenleri arasında; yiyeceklerin bozuk olması, veya yiyecek çeşitlerinin değişikliği, üşütme, isteri, bağırsak hastalıkları, kolera, dizanteri, tifo, nefrit, kalp, karaciğer veya akciğer hastalıkları sayılabilir. Bu nedenle kısa sürede geçmeyen ishallerde mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Neden ne olursa olsun tedavinin ilk şartı sıkı bir perhizdir. Hastaya açık çay, maden suyu içirilir, yoğurt yedirilir. Sütlü ve yağlı yiyecekler verilmez, peynir yedirilmez. Bol limonlu pirinç çorbası ve patates püresi yedirilir. Her saat başı bir elmayı yemesi tavsiye edilir.
İsilik
Terledikten sonra derinin üzerinde görülen kızarıklılara halk arasında isilik denir. Tıp dilinde ise miliare denir.
İsteri
Psikonevrozlar grubuna giren bir çeşit hastalıktır. Tıp dilinde babinski hastalığı veya pithiatisme adı verilir.
Hastalığın belirtileri; hastanın sosyal ve entellektüel seviyesine göre değişir. Hastanın gayesi, çevresinin ilgisini üzerine çekmektir. Bunun için aşağıdaki şikayetlerin biri veya birkaçı birden görülebilir.
Hastada; ağrılar, baş dönmesi, bayılma, iştahsızlık, titreme, boğazında düğümlenme duygusu, kaslarda gerilme, geçici körlük, sağırlık, herhangi bir uzuvda uyuşma, hafıza kaybı görülür. Tedavinin temeli telkindir.
İştahsızlık
Soğuk algınlığı, mide rahatsızlıkları, bağırsak hastalıkları, karaciğer hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, böbrek veya kalp hastalıkları, kadınlarda aybaşı halleri, isteri, yorgunluk, can sıkıntısı, iştahsızlık gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Tedaviye yemekleri belirli saatlerde yemeye alışmakla başlanabilir. Üzücü ve sıkıcı olaylardan uzak durmaya çalışılır. Nedeni bulmak için doktora başvurulur.
H Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Halsizlik
Bazı kimseler, aşırı yorgunluktan, çalışamamaktan, baş ağrısından, sırt ağrılarından, hazımsızlıktan veya huzursuzluktan şikayet ederler. Bu duruma tıp dilinde debilite veya asteni denir.
Hararet
Sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar.
Havale
Vücut kaslarının ani ve şiddetli olarak kasılması sonucu ortaya çıkan duruma havale denir. Büyüklerde havale çoğunlukla sara nöbetleri sırasında görülür.
Küçük çocuklarda görülen havale, sinir sisteminin değişik nedenler karşısında göstermiş olduğu bir tepkidir.
Bu tepkiler de; kemik hastalıkları, yüksek ateş, boğmaca, devamlı hazımsızlık, bağırsak şeritleri veya diş çıkarmalardan kaynaklanabilir. Ayrıca bu duruma sinir sistemi veya beyinde meydana gelen bir hastalık da neden olabilir.
Havale geçiren çocuğun gözleri sabit bir noktaya çevrilir, çenesi de kenetlenir. Dudakları, yüz kasları, kol ve bacakları, önce şiddetli bir şekilde kasılır, sonra da çırpınmaya başlar. Ağzından da köpük gelir. Bütün bunlar bir iki dakika devam eder. Sonra bütün belirtiler kaybolup, uykuya dalar.
Hastalığın bir nedenini bulmak için mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bu arada çocuğu sessiz, loş bir odaya yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmek faydalıdır.
Hava yutma
Tıp dilinde aerofaji diye bilinen bu hastalık, genellikle asabi mizaçlı kimselerde görülür. Bunlar yemek sırasında farkına varmadan hava yutarlar. Hava yutma, mide ve bağırsak gazlarının oluşmasına yardımcı olur.
Hazımsızlık
Sindirimin normal şekilde olmaması ve bağırsakların seyrek çalışmasına; halk arasında hazımsızlık, tıp dilinde ise dispepsi denir. Nedenleri çeşitlidir.
Ağır yemekler, yemekleri gereği gibi çiğnememe, diş veya dişeti iltihapları, içki veya sigara içmek, çok miktarda çay veya kahve içmek, fazla miktarda şekerli veya unlu şeyler yemek, kansızlık, yorgunluk, sinir bozukluğu ve üzüntü hazımsızlığı doğuran nedenler arasında sayılabilir.
Yemekten bir süre sonra; midede şişkinlik veya yanma hissi ortaya çıkar. Sık sık yemek ihtiyacı hissedilir. Kabızlıktan şikayet edilir. Bazı kimselerde halsizlik, uykusuzluk, unutkanlık veya çarpıntı görülür.
Tedavinin ilk şartı; sıkıntı ve üzüntülerden sıyrılmaktır. Zararlı şeyler terkedilir. Et yemekleri de mümkün olduğu kadar azaltılır. Haddinden fazla yemek yenmez. Yemeklerden sonra soğuk su içilmez. Yemek aralarında acıkınca süt ile birkaç galete yenir.
Hemofili
Kanın normal sürede pıhtılaşmaması şeklinde kendini gösteren, erkeklere has bir çeşit kan hastalığıdır. Halk arasında kanama hastalığı denir. Irsi bir hastalıktır. Doktor tedavisi gerekir.
Bu hastalığa tutulanların; az su içmeleri ve limon, portakal, kiraz veya ahududu yemeleri tavsiye edilir. Ayrıca vücudun herhangi bir yerinde kanamaya neden olabilecek davranışlardan da kaçınmaları gerekir.
Hıçkırık
Solunum kasları ve özellikle diyaframın uyarılması sonucu ortaya çıkar. Tıp dilinde singultus denir. Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır.
Ayrıca; bazı kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp veya zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.
Horlama
Horlamanın nedenleri çeşitlidir. Derin bir uyku, sırt üstü yatmak horlamaya neden olabileceği gibi; burun polipleri, burnun çarpık olması, burun iltihabı, burunda ahtapot ve ağzı kapayamamak da neden olabilir.
Yan yatarak uyumak, belin tam ortasına küçük bir lastik top koyarak yatmak horlamayı önler. Bu tedbirlerle geçmeyen horlamalarda, gerçek neden bulunup ona göre bir tedavinin uygulanması gerekir.
Husye torbası şişliği
Husye torbası (erbezi) şişkinliklerinde; nedenin ne olduğunu araştırmak gerekir. Bazı şişliklerde, husye torbasının görünüşü ışık geçirecek kadar şeffaflaşır.
Bazıları da ağrılı olur. Husyelerde, şişlik ile birlikte ağrı da hissedilirse, iltihaplanma veya kanama ihtimali vardır.
G Harfi ile Başlayan Hastalıklar
Gastrit
Midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir.
Hazırlayıcı nedenler Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır.
Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.
Belirtileri Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar.
Tedavisi Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır.
Gece körlüğü
Beslenmedeki A vitamini eksikliğinin neden olduğu bir hastalıktır. Hasta; alacakaranlıkta gereği gibi göremez.
Geğirmek
Çoğunlukla sinirli kimselerde görülür. Bunlar yemeklerde haddinden fazla hava yutarlar. Ayrıca geğirme mide veya safra kesesi hastalıklarının bir belirtisi olabilir. Bu nedenle esas nedeni tespit etmek gerekir.
Gevşek penis
Erkeklik organının sertleşmemesi, sağlık durumunun bozukluğundan kaynaklanır. En önemli neden sinir bozukluğudur. Kendine güvenememe, yorgunluk, içki, şeker hastalığı, uyuşturucu madde alışkanlığı da diğer nedenler arasında sayılabilir.
Tedavinin ilk şartı; kötü alışkanlıkları bırakmak, kendine güvenmek, temiz havada dolaşmak ve yeterince gıda almaktır.
Gıda zehirlenmeleri
Gıda zehirlenmeleri; çoğunlukla bayatlamış ve bozuk yiyecekler veya bayat balık yedikten sonra görülür.
Belirtileri Hasta solumakta, yutkunmakta güçlük çeker. Kaslarında ağrı ve kramplar vardır. Baş dönmesi, halsizlik, mide ağrısı ve bulanık gördüğünden şikayet eder.
Bazı hastalarda kabızlık, bazılarında da ishal görülür. Yapılacak ilk iş, hastayı kusturmaktır. Gerekiyorsa sunni solunum da yapılır. Vakit kaybetmeden hastaneye götürülür.
Göğüste su toplaması
Tıp dilinde sulu zatülcemp denilen hastalıktır. Akciğerlerin etrafını saran zarın iltihaplanması sonucu meydana gelir. Zarın iki yaprağı arasına su toplanmıştır.
Nedeni; şiddetli soğuk algınlığı, bronşit, böbrek hastalıkları veya kulak iltihaplarıdır. Göğsün yan taraflarında şiddetli ağrı hissedilir. Bunlara bastırıldığı zaman ağrı şiddetlenir. Nefes darlığı vardır. Yatak istirahati ve doktor tedavisi şarttır.
Göz ağrısı
Göz ağrısının nedenleri çeşitlidir. Az ışıkta çalışmak sonucu gözlerin yorulması, gözdeki herhangi bir kısmın iltihaplanmış olması, göze yabancı bir cisim kaçmış olması, sinüzit, yarım başağrısı, grip, nezle ve ateşli hastalıklar göz ağrısına neden olabilir. Önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.
Göz iltihabı
Halk arasında göz nezlesi veya pembe göz denir. Göz yuvarlağının üstünü örten ince zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Tıp dilinde konjonktivit denir. Çoğunlukla ilk bahar aylarında görülür. Gözde sulanma; kanlanma, batma hissi veya ağrı vardır. Hasta ışığa bakmakta güçlük çeker.
Göz kanlanması
Göz kanlanması ile birlikte ağrı yoksa aşağıdaki reçeteler uygulanır. Kanlanma ile birlikte ağrı varsa; mutlaka göz doktoruna gitmek gerekir.
Göz kaşıntısı
Gözlerin kaşınması, önemli bir hastalığın işareti olabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
Göz sulanması
Göze toz kaçması, çapaklanma, göz iltihabı, nezle veya bazı alerjik hastalıklar göz yaşının fazlalaşmasına neden olur. Şikayetler soğuk havalarda daha da artar. Doktora başvurmak gerekir.
Göz tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir. Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir.
Gözbebekleri iltihabı
Gözün bir kazayla yaralanması veya romatizmalı hastalarda üşütme sonucu ortaya çıkar. Bazen; şeker hastalığı, burun hastalıkları, ve frengili hastalarda da görülür.
Tıp dilinde iritis denilen bu hastalık vakit kaybedilmeden tedavi edilmesi gerekir.
Hasta, ışığa fazla bakamaz. Gözlerinde veya gözlerinin üst kısmına gelen bölgede şiddetli ağrılar vardır.
Gözlerde; sulanma ve kızarıklık da görülür. Göze dikkatle bakıldığında; renkli kısmın etrafındaki rengin de koyulaştığı görülür.
Gözkapağı iltihabı
Göz kapağı kenarlarının iltihaplanıp, kızarma, kabuklanma ve ağrı yapmasıyla ortaya çıkar. Tıp dilinde blefarit denir.
Gözkapağı şişliği
Gözkapakları, çoğunlukla fazla ağlama sonucu şişer. Nezle veya kızamık sırasında da görülür. Bunlardan başka, kalp, böbrek, hastalıkları veya beze iltihaplanmasının da bir işareti olabilir. Bazı kimselerde de alerjiktir.
Grip
Tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. Grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. Paçavra hastalığı da denir.
Aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir. Baş ve sırt ağrıları, titreme nöbetleri, nezle, öksürük, iştahsızlık, baş dönmesi de görülür. Tedavinin ilk şartı istitrahat etmektir. İyi tedavi edilmezse, başka hastalıklara da yol açabilir.
Guatr
Tiroid bezinin büyümesi sonucu ortaya çıkan ve boynun ortasında, yutkundukça aşağı yukarı hareket eden şişlikle kendini belli eden bu hastalığa guşa veya cedre de denir. Tıp dilindeki adı strumadır.
Guatr, özellikle geceleri nefes darlığı yapar. Bazen de rahatsız edici öksürüklere neden olur. İki çeşit guatr vardır.
Basit Guatr Bu çeşit guatrda tiroid bezi balon gibi şişer. Nedeni alınan iyotun yetersiz olmasıdır. Dağlık bölgelerde oturanlarda, ergenlik yaşlarında ve hamilelerde çok görülür.
Yumrulu Guatr Bu çeşit guatrda, tiroid bezinin iki yanında kabarıklık veya üzüm salkımını andıran şişlikler görülür. Her iki çeşit guatrda da endişelenecek bir durum yoktur. Ancak tedaviye erken başlamak gerekir.
Yemeklerde iyotlu tuz kullanmak, mümkün olduğu kadar çok balık, pırasa, kuru erik, yumurta, taze fasulye, pazı, soğan, sarmısak, dut veya dut kurusu, havuç yemek; inek sütü, erik hoşafı, ve havuç suyu içmek çok faydalıdır. Ayrıca kabız olmamaya gayret etmek gerekir. Lahana, mısır ve turp da yenmemelidir.
Güneş çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.
Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür.
Güneş yanığı
Vücudun güneşte kalan kısımlarında bir süre sonra yanma, kızarma ve kaşıntı başlar. Kısa bir süre sonra da su toplar.