Yapay tatlandırıcılar yararlı mı, yoksa zararlı mı?


Vücudumuzun başlıca enerji kaynağını oluşturan karbonhidratlar sınıfında yer alan şeker vazgeçemediğimiz tatlardan biridir. Şeker ve şekerli gıdaları aşırı miktarda tüketmek ise bu besinlerin yüksek enerji değerleri nedeniyle obezitenin en önemli nedenlerinden biridir. Ayrıca obeziteyi takip eden şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp - damar hastalıkları da unutulmamalıdır. Diş çürüklerinin de altında yatan en önemli neden şüphesiz şekerli besinlerin çok tüketilmesidir. Özellikle obezite ve şeker hastalığı gibi durumlarda şeker tüketimi sınırlandırılmakta, şekerin yerine kalorisi düşük veya olmayan bazı yapay tatlandırıcılar kullanılmaktadır.
Enerji vermeyen bu tatlandırıcılar aynı zamanda besleyici değeri olmayan, çok düşük kalorili veya alternatif tatlandırıcılar olarak da bilinmektedir. Tatlandırıcılar tek başına veya besinlerin içinde kullanılmaya başlanmadan önce Besin ve İlaç Örgütü (FDA) tarafından yoğun olarak test edilmektedir. Her şeyden önce iyi bir tatlandırıcı nasıl olmalı derseniz; şeker gibi ağızda tatlı tat bırakmalı, herhangi bir şekilde ağızda acı - metalik tat bırakmamalıdır. Kolay çözünmeli ve çözündükten sonra renksiz, kokusuz, ısıya dayanıklı, kalorisi düşük olmalıdır. Tatlandırıcılar iki gruba ayrılmaktadır.

1 Enerji içerenler
Fruktoz, Sorbitol, Mannitol, Ksilitol

2 Enerji içermeyenler
Aspartam, Asesülfam-K, Sakarin, Siklamat

Günümüzde ABD'de onaylanan 3 çeşit enerji içermeyen yapay tatlandırıcı vardır. Bunlar aspartam, sakarin ve asesülfam K'dır. Diğerleri hakkındaki araştırmalar ise beklenmektedir. FDA tarafından onaylanan sukralaz, alitama ve siklamat için ise araştırmalar mevcuttur.

Hangileri ölçülü alınmalı?
Sorbitol günlük alım miktarı 30 gramı geçtiğinde hazımsızlığa ve ishale yol açabilir. Ağızda metalik ve acı bir tat bırakan sakkarin 19 yy sonlarında 'toluen'den sentezlenmiştir. FDA, 1977'de yüksek dozda sakarin alımının hayvanlarda üriner sistem tümörlerine neden olduğu ortaya çıkınca insanlarda sakarin kullanımının kanser ile ilişkisi olabileceği riski nedeniyle kullanımı yasaklamıştır.
Fakat daha sonraları Amerikan Tıp Konseyi, kısıtlı kullanımın (2,5 mg / kg / gün) sağlık üzerine güvenli olabileceğini bildirmiştir. Yine araştırmalarda sakarinin zararsız olmadığı, epitel dokuda yapısal değişikliklere neden olabileceği bulunmuştur. Aşırı siklamat alımı diareye neden olmaktadır.

BUNLARI UNUTMAYIN!

Yapay tatlandırıcılar gebe ve emziklilik döneminde önlem olarak önerilmemektedir.

Küçük çocukların beslenmelerinde kullanılmamalıdır. Dengeli ve yeterli beslenen iki yaşından büyük çocukların beslenmelerinde ise bu tatlandırıcıları içeren besinler belirli miktarlarda kullanılabilir.

Aspartam içeren tatlandırıcıları fenilketonüri hastaları kullanmamalı.

Bir tatlandırıcıyı yeni kullanmaya başlıyorsanız denemeye az miktarlarla başlanması daha sağlıklı olacaktır. Günde 25 adedi asla geçmemelidir.

Tablet yapay tatlandırıcılar, yüksek ısıda acı tat meydana getirdiğinden ateşten indirdikten sonra besine eklenmesi ise daha doğru olacaktır.

Fast food beyin sağlığını bozuyor




'Zihin Sağlığı Vakfı'nın araştırmasına göre, yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksik alınması ile fast food tarzı beslenme, 'depresyon, Alzheimer ve şizofreniye' neden oluyor

İNGİLTERE'DE yapılan bir araştırma, son zamanlarda halkın beslenme tarzındaki değişikliklerin zihin sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlara yol açtığını gösterdi. 'Sustain' adlı örgüt ile Zihin Sağlığı Vakfı'nca desteklenen araştırmanın sonuçlarına göre, fast food tarzı beslenme ile yararlı yağların, vitamin ve minerallerin eksikliği 'depresyon, Alzheimer ve şizofreni' ile doğrudan ilişkili. Araştırmacılardan Courtney Van de Weyer, "Vücudu iyi beslemek, zihni de iyi beslemek anlamına geliyor" dedi.

ARAŞTIRMAYA göre, yemlerde kullanılan katkı maddeleri ve tarım ilaçları, hayvan organizmasında değişikliğe yol açıyor. Bu nedenle de insanlar, omega 6 adlı yağ asidini, omega 3'ten çok daha fazla tüketir hale geliyor. Bu dengesizliğe vitamin ve mineral eksikliği de eklenince, depresyon ve hafıza sorunları ortaya çıkıyor. Araştırma raporunda, beslenme tarzında aminoasitlere, özellikle de balık tüketimine daha fazla yer verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Beyne faydalı yiyecekler:

Sebzeler (Lifli olanlar)
Tohumlar ve fındık
Meyve
Buğday, kepek
Organik yumurta
Organik olarak yetiştirilen ya da vahşi olarak avlanan balıklar (Özellikle yağlı olanlar)

Beyne zararlı yiyecekler:

Kızartılmış fast food yiyecekler
Rafine edilmiş ve işlenmiş besinler
Alkol
Şeker
Çay ve Kahve
Besinlere konulan bazı ek maddeler
Tarım ilacı içeren besinler

Kışın kilo almamak için öneriler

Soğuk hava, yeme ihtiyacını artırıyor. Kış aylarında zamanın büyük bir bölümü ev ya da işyerlerinde geçtiği için fiziksel aktivitenin de azalmasıyla birlikte kilo almak kolaylaşıyor.

Soğuk havanın etkisi ile metabolizmanın bir miktar hızlandığını, buna bağlı olarak ısı dengesini koruyabilmek için yeme ihtiyacının arttığını belirten Diyetisyen Aşkın Yüksel kış aylarında kilo almamak için tavsiyelerde bulunuyor.

KIŞ AYLARINDA NEDEN KİLO ALIRIZ?
Aktivite ve bazal metabolizma hızının azalması: Kış aylarında metabolizma hızının azalmasının yanı sıra aktivitelerimiz de azalır ve harcanandan daha fazla enerji tüketimi ile kilo almaya başlarız.

Gündüzlerin kısa ve gecelerin uzun olması: Gündüzler kısa olduğundan gün içerisinde beslenmemize çok dikkat etmeyiz. Gün boyu acıktığımızı bile hissetmeyiz. Gece olunca gün boyu yaşanan uzun süreli açlıkla yemek yememizi kontrol edemez hale geliriz. Akşamları yavaş olan metabolizma iyiden iş göremez hale gelir ve yağlar depolanır.

Soğuk hava ile birlikte vücut ısısının azalması: Vücudumuz soğuklardan kendisini korumak için gerekli bir ısıya ulaşmak zorundadır. Bu ısıya ulaşmak içinde ek olarak enerjiye ihtiyacı vardır. Bu enerji de besinlerden alır. Biz üşüdükçe enerjiye olan gereksinmemiz artar ve daha fazla besin tüketmeye özellikle de daha fazla enerji veren besinleri tüketmeye başlarız. Yüksek enerjili besinler genellikle karbonhidrattan ve yağdan zengin gıdalardır. Bu tür gıdaların fazla miktarda tüketilmesiyle kilo alma kaçınılmaz olur.

KIŞ AYLARINDA KİLO ALMAMAK İÇİN
5-6 öğünden oluşan az ve sık beslenme sistemi uygulanmalı,
Kan şekerini dengede tutup açlık oluşmaması için proteinli yiyeceklerle karbonhidratlı yiyecekleri karışık tüketilmeli,
Bol su içilmeli,
Gece evde oturmaları uzun olduğundan atıştırma yapılmamalı,
Mutlaka egzersiz yapılmalı. Gün içerisinde yapacağınız 20 dk.’lık orta tempolu yürüyüşler yeterli olacaktır.

Örnek Mönü

Sabah
Şekersiz bitkisel çay
40 gr beyaz peynir veya 1 adet yumurta
2 dilim kepek ekmeği
6 zeytin
Domates + yeşil biber

Ara Öğün-Saat 10.30
1 portakal veya 2 mandalina

Öğle
1 kase çorba
8 yemek kaşığı etli sebze veya kuru baklagil
3 yemek kaşığı bulgur veya 1 orta boy patates
1 su bardağı yoğurt
1 dilim kepek ekmeği
Az yağlı salata

Ara Öğün-Saat 15.30
2 porsiyon taze meyve + kuşburnu çayı

Akşam
1 kase çorba
1 porsiyon balık veya tavuk (derisiz)
6 yemek kaşığı zeytinyağlı sebze
1 orta dilim kepek ekmeği
Az yağlı salata

Gece
2 porsiyon taze meyve

Kepeğe karşı ilginç bir ilaç: Uyku




Saçlarınıza dadanan kepeklere karşı bir türlü çözüm bulamıyorsanız, uzmanların ilginç önerisine kulak verin.

Saçlarınıza dadanan kepeklere karşı bir türlü çözüm bulamıyorsanız, uzmanların ilginç önerisine kulak verin ve ilaç kullanmak yerine iyi bir uyku çekmeyi deneyin.

Çoğunlukla dönemsel bir sorun

Kadınlar kadar erkeklerin de mevsim dönüşümlerinde en sık karşılaştıkları sorunlar arasında kepek problemi yer alıyor. Kepeğin kaşındırıcı, sıkıntı verici ve çoğunlukla dönemsel olduğunu söyleyen Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Ahmet Arpacı, uykunuzu düzene sokarak bu sorunu çözebileceğinizi söyledi. Arpacı tedavi yöntemleri hakkındaki sorularımızı da yanıtladı...

Kepek neden oluşuyor?

Kepek iki nedenle ortaya çıkar. Öncelikle içsel nedenlerden bahsedebilirim. Bu nedenler; hormonal dengesizlikler, sağlık sorunları, fazla terleme, yetersiz temizlik, hijyen kurallarına uymama, alerjik hassasiyetler, yorgunluk ve duygusal strestir. Fazla oranda şeker, yağ veya nişasta tüketimi ve dengesiz beslenme de kepek yapar. Abartılı saç spreyi, saç jölesi veya saç jeli kullanmak, saç boya maddelerinin yanlış kullanımı, elektrikli bigudilerin yanlış uygulanması, soğuk hava ve kuru mekan sıcaklıkları, sıkı şapka veya eşarplar kullanmak, saçın seyrek yıkanması veya iyi durulanmaması, stres, panik ve tansiyon ise dışsal nedenler arasında yer almaktadır.

Şampuan yararlıdır

Kepek sorunu nasıl ortadan kaldırılabilir?

Yoğun problem yaşanmayan durumlarda, kepeği, düzenli kullanılan kepek şampuanıyla kontrol altında tutmak mümkündür. Şampuan sonrası saçın çok iyi durulanması gerekir. Kepek problemi olan kişide saç derisi dışında kaş, şakak, alın gibi bölgelerde kızarıklıkla birlikte oluşan kepeğimsi döküntüler varsa, bu kişinin kepekten ayrı bir problemi olabileceğinden doktora başvurması doğru olur. Kepeğin oluşmasına imkan sağlayacak yararsız karbonhidrat ve yağ asitlerine karşı B vitamini tüketilmelidir.

Saçınızı sık yıkayın!

Genel kanının aksine saçı sık sık yıkamak kepek oluşumunu artırmaz. Öncelikle kepeğe karşı etkili bir şampuan edinerek işe başlayın. Eğer 6 yıkamadan sonra sorun tekrar boy gösteriyorsa, kepeklerin çoğalmasını ve kafa derisinin kabarmasını beklemeden tekrar yıkayın. Ortalama 5 gün içerisinde toplamda 3-4 kez yıkanan saç derisi tamamen temizlenmiş olur. Eğer bu yöntem etkili olmadıysa dermatoloji uzmanına başvurun. Düzenli ve yeterli uyuyun. Vücut direncinin azalması, kepek oluşumunu çoğaltan etkenlerin başında gelir. Güneşe şapka ya da bandana kullanmadan çıkın. Eğer güneşlenme olanağınız yoksa bir ısı lambası bulup 5'er saniyelik aralıklarla başınızın etrafında döndürün. Böylece kafa derinizi kepeklerden arındırma yolunda büyük bir adım atmış olursunuz.

Kepek mevsime bağlı olarak değişim gösterir mi?

10 yaşın üzerindeki erkek ve kadınlarda rastlanabilen kepek sorunu; saçın yeterli durulanmaması sonucu kafa derisinde kalan şampuan kalıntıları, abartılı jöle ya da saç spreyi kullanımı, yüksek ısıyla saç kurutmak, soğuk hava, sürekli dar şapkalar kullanmak, yetersiz saç yıkamak ve stresin etkisiyle artabilir. Kepek, mevsime bağlı olarak da varlık gösteren bir problemdir. En çok yağmurlu havalarda ortaya çıkıp, yazın kabuğuna çekilmektedir.