Oyun oynanan eve doktor girmez!



Çocukların oyun oynarken aynı zamanda koştuğunu, atlayıp sıçradığını da belirten uzmanlar oyunların metabolizmayı geliştirdiği görüşünde.

Oyun içinde yapılan koşma, atlama, sıçrama gibi sportif aktivitelerin, çocuğun gelişim sürecine olumlu etki sağlayarak, metabolizmasını güçlendirdiği açıklandı. Çukurova Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, gelişim çağındaki çocuklarda oyunun, hem metabolizmayı güçlendirdiğini, hem çocuğun sağlıklı gelişimini tetiklediğini, hem de çocukları hayata hazırladığını söyledi.

En doğal gelişen ortam
Çocuklar için en doğal gelişim ve en aktif öğrenme ortamının oyun olduğunu belirten Aktaş, şunları söyledi: "Koşma, atlama, sıçrama gibi sportif aktiviteler dolaşım, solunum, sindirim ve boşaltım sistemlerine olumlu etki sağlayarak metabolizmayı güçlendirir. Oyunda tekrarlanan hareketler kas gelişimini de hızlandırır. Çocuklar oyun oynayarak hem sağlıklı kalır hem de fiziksel gelişimlerini tamamlar."

Cocuklara ilk altı ay sadece anne sütü!



Sağlıklı bir hayatın temeli, henüz yaşamın ilk dakikalarında anne sütüyle atılıyor. Anne sütü ise, yeri doldurulamayacak bir besin...

Her yıl 1 - 7 Ağustos haftasında 'Anne Sütü ve Bebek Besleme Haftası’ adı altında anne sütünün ve emzirmenin önemi vurgulanır. Yüzlerce yararı olan ve bebek beslenmesinde ''Yeri doldurulamayacak bir besin'' diye tanımlanan anne sütü, bebeğin sağlığının ve ileriki yaşlardaki hayatının garantisi niteliğinde.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Pediatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Pediatrik Alerji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Reha Cengizlier, anne sütü ve yararlarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Anne sütüyle beslenmenin önemi nedir?
Gerek miktar gerek içerik olarak bebeğin ihtiyaçlarına, gerek zekâ gerekse fiziksel büyüme ve gelişmesine en uygun bileşim sağladığı için anne sütü gerçekten benzersizdir. Bebeğin hayatının bir parçasıdır.

Anne sütü, bir bebeğin doğduğu günden itibaren ilk altı ay boyunca su dahil tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir besindir. Altı aydan ilk bir yaş hatta iki yaşa kadar da anne sütü yine çok önemli yer tutar bebeklerin hayatında.

Anne sütünün özellikleri nelerdir?
Anne sütü, bebeğin ihtiyacına göre farklılık gösterir. Yeni doğan bir bebeğin annesinin sütünün içeriği, o bebek 1 - 2 aylık olduktan sonra farklılaşır. Hatta her emzirmede dahi anne sütünün içeriği, bebeğin ihtiyaçlarına göre değişir. O kadar güzel bir denge söz konusudur ki başlangıçta bebeğin daha güzel emebilmesi için şekerli kıvamdadır. Bebeğin doyma aşamasına geldiği zaman doygunluk hissi vermek için yaÇ içerir. Yani tamamen bebeğin ihtiyacına göre ayarlanır. Beslenme, büyüme, gelişme ve yaşama için en ideal ve en gerekli olan anne sütüyle beslenmedir. Burada suyu, vitamini, proteini, yağı ve karbonhidratı bebeğe göre ayarlanır.


Anne sütünün yararları nelerdir?
Anne sütü iyi bir besin kaynağı olması dışında koruyucu maddeler de içerir. Bebek kendi koruma sistemini geliştirinceye kadar anne sütü onu hastalıklardan korur. Bebeklerin ilk altı ay bütün ihtiyacını karşılayacak içeriğe sahiptir.

Getirdiği avantajlar nedir?
Ucuz, daha doğrusu bedava olması açısından avantajlı. Ayrıca hazırlanması kolay. Belli bir ısıtma veya pişirme gibi bir prosedür gerektirmiyor. Mikropsuz, steril olması da diğer bir avantajı.

Kaç aylık olana kadar öneriyorsunuz?
Altı aydan sonra bazı eksiklikler görülebildiğinden beslenmenin desteklenmesi gerekiyor. Ama yine de iki yaşına kadarki dönemde bebeğin ihtiyaçlarının en azından bir kısmına cevap verebildiği için, mümkünse iki yaşa kadar bebeğin emdirilmesini öneriyoruz.

İlk başta süt gelmiyorsa ne yapmalı?
Süt verebilmek için hiçbir zaman geç değil. Anne sütü vermek için daha bebek doğar doğmaz hemen bu emzirme işlemini mümkün olan en kısa sürede başlatmak gerekir. İlk gelen süt 'kolostrum’ denen biraz daha yoğun bir süttür. Bebeğin bağırsaklarına bir hacim giderek hem bağırsaklarda uygun floranın gelişmesini sağlar hem de mide bağırsak sisteminin çalışmasını başlatır.

Anneye düşen görevler nedir?
Denemek çok önemli. Baştan 'olmuyor’ deyip bırakmamak gerekiyor. Tekrar tekrar denenmelidir. Bazı annelerin başlangıçta özellikle süt miktarı çok az olabiliyor, süt yetmeyebiliyor. Ama anneler şunu bilmeli ki bebek emdikçe süt artıyor. Ya da baştan itibaren süt yetmedi mama verildi diyelim. Bu anneler 'Artık anne sütü veremeyeceğim’ gibi bir endişe duymamalı. Anne sütüne sonradan da dönülebilir. Annelerin sütü az bile olsa her seferinde emebildiği kadar bebeği emzirmesi gerekiyor.

Aileler, 'İlk verildiğinde süt gelmedi bebek aç kaldı, hemen mama vermeli miyiz?’ diye soruyor. Biraz sabredip, en azından bir iki denemeyle sütün az çok gelmeye başladığı, daha sonra da hızlandığı görülecektir.

Anne sütünü artıran faktörler nelerdir?
Annenin sağlıklı olması, iyi dinlenip beslenmesi önemli. Çünkü devamlı yorgun, stres altında olan annelerde süt azalır.

Annelere öneriler

• Yeterince dinlenin ve beslenin.

• Bebeğinizle duygusal iletişim kuracak kadar, örneğin bir beslenme zamanı için yarım saat ayırın, gevşeyin ve o emzirme sırasında bebeğe konsantre olun.

• İlaç almanız gerekiyorsa mutlaka doktorunuzla görüşün.

• Bol süt üretimi için sıvısız kalmayın, emzirdiğiniz sürece abartılı kilo vermeyin. Dengeli ve doğru beslenin.

Cinselliği çocuğa nasıl anlatmalı?



Çocuğa cinsel bilgiler vermenin ideal zamanı bu konularda soru sormaya başladığı dönem. Açıklamalarınızda gerçek dışı ifadeler kullanmamaya dikkat edin!

Soruların temelindeki dürtü merak
Çocuğun cinsel içerikli sorularının temelinde cinsel duygular değil onun üremeye yani bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerine dair merakı yatar. Bu çocuğun uzaya gezegenlere ya da hayvanların yaşayışlarına olan merakından farklı değil. Anne ve babanın sorular karşısında duyduğu gerginlik bu farkı bilmemekten ve çocuğun cinsellik anlayışını erişkin anlayışıyla karıştırmaktan kaynaklanır.

3 yaş civarında sorular başlar
Çocuğa cinsel bilgiler vermenin ideal zamanı onun bu konularda soru sormaya başladığı dönemlerdir. Bu tür sorular genellikle 3 yaş civarında sorulmaya başlanır. İlk sorular kendi bedeni , annenin bedeni ya da bir kardeşin dünyaya gelişi ile ilgilidir. Ona vereceğimiz cevapların içeriği yaşa bağlı değişebilir. Ancak asıl dikkat edilmesi gereken gerçek dışı ifadelerden kaçınmak.

Çocuk cinsellikte neyi merak eder?


• Çevresini ve dış dünyayı yeni yeni tanımaya çalışan çocuğun özellikle 3 yaş civarında aşırı meraklı olduğu ve bu dönemlerde anne-babasını çeşitli konularda soru bombardımanına tuttuğu bir gerçek.

• Ansızın, beklenmedik anda böyle bir soruyla karşılaşan anne ve baba ne yapacağını bilmemenin verdiği telaşla ayıptır, daha sen çok küçüksün gibi kaçamak cevaplar vererek çocuğu başından savmak veya soruyu duymazlıktan gelerek cevapsız bırakmayı tercih eder.

• Oysa bu tutum çocuğun var olan merakını bir kat daha artırır. Bu merakı gidermek için çocuk anne-babanın yatak odasına ani baskınlar düzenler, onları banyo yaparken gizlice izlemeye çalışır ya da arkadaşlarının bedenlerini incelemek ister.

'Bebekler nasıl gelir?' sorusu en can alıcı olanı


• 'Bebekler nasıl gelir?'sorusu çocukların sıkça sorduğu bir soru. Buna çok basit şekilde şöyle cevap verebiliriz. Bebekler annenin karnında büyürler. Orada bebeklerin büyümesi için özel bir yuva vardır. Burada büyürler ve bir süre geçtikten sonra annenin döl yolundan dışarı çıkarlar.

• Bunun yerine bebekler leylekler tarafından getirildi ya da çarşıdan satın alındı gibi gerçek dışı ifadeler çocuğun yanlış bilgilenmesine neden olacak ve bir müddet sonra bu cevabın doğru olmadığını anlayan çocuk merakını gidermenin ve sorularına cevap bulmanın başka yollarını arayacaktır.

• Diğer taraftan bazı anne ve babalar da çocuklarının sordukları soruları kuşlar, arılar gibi hayvanlar üzerinden onları anlatarak cevaplamak isterler. Böylece üreme ile ilgili bilgilerin daha masum hale geleceğini ve cinsellikten arınacağını düşünürler.

• Oysa çocuğun asıl merak ettiği konu insanların üremesidir. İşe kuşlar ve arılarla başlamak sadece anne-babanın sıkıntısını hafifleten kaçamak bir yoldur , çocuğun merakını gidermez.

Yanıtlar merakını giderici olmalı!


• Çocuğun sorularına verilecek cevaplar onun merakını giderici ve doyurucu olmalı. Ancak bilgi verme amacıyla çocuğa her şeyi tüm detayları ile anlatmak ve çocuğun aklını karıştırmak da gerekmiyor.

• Vereceğimiz her türlü bilginin doğru ve abartısız olması gerekir. Uydurma yanlış, saçma ve hayali bilgiler vermek çocuğun zihnini bulandırır ve ileriki yaşamı için sorunlar oluşturur.

• Kullanılan dil basit olmalı ve fazla detaya girilmemeli. Çocuğa her şeyi detaylı biçimde anlatmanın bir anlamı ve yararı yok. Ona yaşına göre kaldıramayacağı derinlikte bilgiler vermek cinselliğin erken devreye girmesine neden olabilir. Cinsel konulardan bahsederken anne ve babaların yüz ifadeleri, gerginlikleri ve huzursuzlukları da çocuklar tarafından dikkatle algılanır.

• Huzursuz, gergin ve utungaç bir ifadeyle ne söyleyeceğini bilemeyen anne ve babalar çocuklarına bu konunun aslında konuşulmaması gereken kötü ve çirkin şeyler olduğu mesajını vermiş olurlar. Oysa çocuğun algılaması gereken cinselliğin doğallığı ile birlikte gizliliği ve özelliğidir.

Anne-babanın cinsel yaşamı merak konusu ise...


• Çocukların bir kısmı anne ve babaların cinsel yaşamı hakkında soru sorarlar. Cinsel bilgi verme adına anne-babanın çocuklarına cinsel yaşantılarından bahsetmesi sakıncalı. Cinsel yaşantıların çok özel konular olduğu ve başkaları ile paylaşılamayacağı ifade edilmeli.

• Anne ve babaları sıkıntıya sokan diğer bir düşünce de çocuklarının öğrendikleri bilgileri uygulamaya koyacakları endişesidir. Aslında bu düşünce yetişkinlerin kendi düşüncelerini çocuklara yansıtması anlamına gelir.

• Çocuk erişkinler gibi cinsel istek ve ilgi duymadığından bu korku yersiz. Ayrıca biyolojik olarak da hormonlar tarafından uyarılmamaktadır. Çocuğun sorularına yol açan sadece bilgi edinme isteği.

Onları örselemek zararlı!


• Cinsel konularla ilgili soru sormayan çocuklar ya daha önce sordukları sorular nedeni ile ayıplanmıştır ya da kendilerini rahat hissedecekleri bir ev ortamı bulamamışlardır. Bu nedenle oyunlarında ve arkadaşları ile konuşmalarında sorularına cevap ararlar.

• Merakını gidermek isteyen çocuk doktorculuk oynayarak hemcinslerinin ve karşı cinsin bedenini keşfetmeye çalışır. Bu durum bazı anne ve babaların telaşlanmasına neden olur.

• Başlangıçta bu tür araştırma ve merak giderme çabaları bir noktaya kadar doğal karşılanmalı ve çocuk suçlanmamalı. Ancak çocuğa yaptıklarının farkında olduğunuz mesajını vermeli ve merakını giderici gerekli açıklamalarda bulunmakta fayda var..

Kalabalık ortamda çocuğunuz sizi 'utandıracak' sorular sorduğunda nasıl davranmalı?


• Zaman kazanmaya çalışabilirsiniz: “Evet, bu iyi bir soru” türünde bir yanıt size düşünme fırsatı yaratır.

• Kısmi cevaplandırma: Konu ile ilgili aklınıza gelen ilk yanıtı verin ama ilk fırsatta bu konu üzerine düşünüp bir dahaki sefere daha açıklayıcı olun.

• Erteleme: “Bu soru çok özel bir soru ve bunu seninle daha sonra ikimiz başbaşa iken konuşmak isterim.

• Gözlerini kapatın ve bu işi bitirin: Eğer yeterince özgüvenli iseniz ve cinsellikle ilgili açık bir tutumunuz varsa şöyle bir cevap verebilirsiniz “Bu bir prezervatif. Annenle baban şimdilik başka bir bebek istemedikleri için bunu kullanıyorlar.

Yaş guruplarına göre sorular ve cevaplar...


7 Yaş öncesi

• Neden annemin memeleri var, babamın yok?
Annen bir kadın, baban bir erkek. Erkeklerin memeleri yoktur. Kadınlar ise çocuk sahibi olabildikleri için memeleri vardır. Çocuk doğduktan sonra annelerin memelerinden gelen sütle bebekler beslenir.

• Bebekler annelerin karnına nasıl giriyor?
Anne ve babaların vücutları birbirine çok uygundur ve birbirleri ile çok yakınlaştıklarında bir bebek oluşabilir. Bu bebek annelerin karnında büyür.

Yaş guruplarına göre sorular ve cevaplar...


7 Yaş sonrası

• O küçük delikten bebekler nasıl çıkıyor?
Bebeğin çıktığı delik çok esnek birşeydir ve doğum olacağı zaman bebeğin içinden çıkabileceği kadar büyüyebilir.

• Eğer bebek yapmak istemiyorsanız neden beraber yatıyorsunuz?
Çünkü büyükler birbirlerini çok sevdiklerinde bazen sadece birbirini sevmek ya da öpmek yeterli olmaz. O zaman birbirine gerçekten çok yakın olmak isterler.

Yaş guruplarına göre sorular ve cevaplar...


Ergenlik öncesi

• Orgazm ne demektir?
Yetişkin bir kadın ve erkeğin ancak cinsel ilişkide bulunduğunda yaşayabileceği çok özel bir duygudur.

• Regl ne demektir?
Yetişkin kadınlar ayda bir kez vajinalarından kanarlar. Buna Regl yada aybaşı denir. Bunun sebebi kadınların yumurtalıklarından her ay 1 yumurtanın döllenmek üzere hazırlanmasıdır. Eğer döllenme yani bebeğin oluşumu gerçekleşmezse bu yumurta bir miktar kan ile vücuttan atılır ve ertesi ay yeni bir yumurta oluşur. Her genç kız 12-15 yaşları arasında ilk kez regl olur.

Çocuğunuz horluyor mu?



Horlama sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da görülüyor.Horlama okul başarısını tehdit eden bir sorunun da habercisi!

Üstelik çocuklarda horlama sadece uyku sırasında kaba, gürültülü bir ses olmanın dışında sağlıklarını, günlük aktivitelerini ve okul başarılarını tehdit eden önemli bir sorunun da habercisi.

Sağlık için tehdit
Acıbadem Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Uyku Bozuklukları Uzmanı Dr. Ceyda Kırışoğlu, uykuda solunum bozukluklarını şöyle tarif ediyor; ''Uyku sırasında üst solunum yollarındaki (burun, boğaz, genizde) tıkanmalara, dilin arkaya kaymasına bağlı olarak solunumun birkaç saniye süreyle durması, daha yüzeyel veya hızlı solunması veya solunum için aşırı çaba harcanması sonucu uykunun sık sık bölünmesidir. Gerek uyku bölünmesi gerekse de uyku sırasında kanda oksijen düzeyinde meydana gelen düşüşler sağlığımız için önemli bir tehdit oluşturur.''

Uykuda solunum bozuklukları
Uykuda yaşanan solunum bozuklukları basit bir olgu değil. Solunum bozukluğunda nefes durması da gözleniyor. Dr. Kırışoğlu, solunum bozukluğunda yaşanılanları şöyle anlatıyor:
''Nefesin durması sırasında kanda oksijen seviyesi düşer ve kirli kan olan karbondioksit gazı artar. Bunu hayati bir tehdit olarak algılayan beyin çocuğu ''Uyan, nefes al, ölüyorsun'' diyerek uyandırır ve nefes almasını sağlar. Sıklıkla iç çekmeyle nefes almaya başlayan çocuk tekrar uykuya dalar ve gece boyunca bu şekilde kaç kez uyandığının farkında olmaz.''

Bazı çocuklarda ise nefes durması görülmüyor. Ancak onları da başka bir tehlike bekliyor. Bu çocuklar büyümek için kullanılacak enerji kaynağını uykuda nefes alıp verebilmek için kullandıkları için de sıklıkla büyüme geriliği, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği tehditi altında oluyorlar.

Nedenleri
En sık 2-6 yaş arası çocuklar etkilenmekle birlikte hemen her yaşta görülen bu durumun sebeplerini Dr. Kırışoğlu şöyle açıklıyor: ''Bademcik ve geniz etinin büyüklüğü başta gelen nedenler arasındadır. Diğer nedenler ise burun tıkanıklığı, allerjik durumlar, astım, reflü, şişmanlık, tiroid bezinin az çalışması, yüz kemik gelişimindeki farklılıklar, genetik (Down sendromu gibi) ve nörolojik hastalıklar olarak sıralanabilir.''

Belirtileri
Yetişkinlerde solunum bozukluklarına bağlı uyku bölünmesi kendisini sıklıkla gündüz aşırı uyku hali ile gösterirken çocuklar hiperaktivite, kolay sinirlenme, dikkat eksikliği gibi çeşitli davranış bozuklukları sergiliyor. Amerikan Pediatri Akademisi horlayan her çocuğun mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Amerikan Uyku Bozuklukları Akademisi de çocuğunuzda uykuda solunum bozukluklarından şüphelenmenizi gereken durumları şöyle sıralıyor:

Horlama
Nefes alıp verme güçlüğü, uykuda nefes durması, iç çekme. Dr. Kırışoğlu bu noktada aileleri uyararak şunları söylüyor: ''Bebekler genel olarak altı aylık olana kadar düzensiz, hızlı solurlar ve nefes tutma dönemleri olabilir. Bu bebeklerin gelişiminin bir parçasıdır. Sadece nefes almayı unuturlar. Ancak çocukta renk değişikliği meydana geliyorsa o zaman önem taşır.''

Anormal yatış pozisyonları

• Ağız açık uyuma, sabah ağız kuruluğu ile uyanma, baş ağrısı

• Uyku sırasında aşırı terleme, hareket etme, diş gıcırtma

• Uyurgezerlik

• Sık kâbus görme

• Uyku terörü (Uykudan çığlık atarak, ağlayarak uyanırlar. Anne ve babalarını tanımazlar. Ertesi sabah ise bu olayı hatırlamazlar)

• Uykuda idrar kaçırma

• Uykuya dalma güçlüğü veya uyku sırasında sık uyanma

• Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme
Hiperaktivite, okul sorunları, depresyon, aşırı utangaçlık

• İştahsızlık, büyüme geriliği veya obezite
Nedeni açıklanamayan hipertansiyon ve kalp yetmezliği

Teşhis

Bu şikâyetlerden bir veya birkaçının olması durumunda bir ''uyku bozukluğu uzmanına'' başvurmakta yarar var. Uykuda solunum bozukluğu tanısı, uyku laboratuvarında bir ebeveyn eşliğinde yapılacak uyku çalışması (polisomnografi) ile kolayca konuluyor. Uyku çalışması sırasında çocuğun uykusunu ve solunumunu kaydedecek çeşitli küçük elektrotlar yapıştırılıyor ve kemerler bağlanıyor. Bu elektrotlar ve kemerler çocuklar açısından bir tehlike yaratmadığı gibi ağrı da vermiyor.

Boşanma Cocukları Bitiriyor



Anne ve babasının ayrılması çocukları birinci dereceden etkiliyor; peki yaşlarına göre ideal bir boşanma zamanı belirlemek mümkün mü?

Büyük travma yaşadıkları bir gerçek!
Anne ve babası ayrılan çocukların büyük bir travma ile karşı karşıya kaldıkları ve hayatlarının bundan sonraki önemli bir kısmını ilave zorluklarla yaşayacakları tartışmasız bir gerçek.

Normale dönüş 6 yılı buluyor
Virginia Üniversitesi Psikoloji bölümünün yapmış olduğu bir araştırma çocukların özellikle boşanmadan hemen sonraki zaman diliminde bundan çok ağır şekilde etkilendiğini, ilk çözülmelerin ancak ortalama 2 yıl kadar sonra başladığını ve nispeten normale geçişin ilk olarak ancak 6 yıl sonra görülebildiğini ortaya koydu.

Boşanma kararından önce akla takılan sorular


• Boşanmaya doğru giden evliliklerde ebeveynler çoğu kez çocuklarıyla ilgili korku, şüphe ve suçluluk duygusu arasında gidip gelen karmaşık bir ruh haline bürünürler:

• Acaba 'kutsal aile' yapısını bir şekilde korumak mı daha iyi olur yoksa medenice (!) artık hiçbir anlamı kalmamış bu ilişkiye bir nokta koymak mı? Sadece kendi rahat ve huzurumu düşünmem çok mu bencil olur acaba?

• Bu şekilde yaşayarak mı çocuklarımıza daha çok zarar veriyoruz, yoksa ayrılırsak mı daha kötü olur? Zihinlerini meşgul eden bu ve benzeri sayısız soru ebeveynleri bir süre hırpalar.

Çocuğun yaşı ne ölçüde etkili?


• Araştırmalar farklı yaş gruplarındaki çocukların boşanmaya farklı tepki verdiklerini gösteriyor. Değişik yaş gruplarına göre anne babası boşanan çocukların davranış profilini özetleyecek olursak:

0-2 YAŞ

• Henüz birçok şeyin farkında olmadığı zannıyla bebeklik çağındaki çocukların boşanmadan en az etkileneceği düşüncesi yanlıştır.

• Bu yaştaki çocuklarda boşanma sonrası belirgin davranış değişiklikleri gözlenir. Daha çok ağlama ve ağlama nöbetleri, uyku ve beslenme bozuklukları, oyuncaklara karşı ilgisini kaybetme gibi davranışlar en çok göze çarpanlar.

• Dolayısıyla bu yaşta dahi boşanma sonrası ayrılan eşler sorumluluk paylaşımı ve çocukla bir araya gelme planlamasını iyi yapmalıdır. Bu sırada çocuğun yanında ise asla kavga ve tartışma ortamına girmemeli.

3-6 YAŞ


• Okul öncesi çağındaki çocuklar belki de boşanmadan en ağır etkilenenler olarak görülebilir. Çocuklar bu yaşlarda kendilerini hayatın dolayısıyla ailenin odak noktası olarak görür. Bu düşünce onları olası bir boşanmadan sorumlu oldukları zannıyla suçluluk duygusuna iter.

• Çocuk aklıyla 'ben akıllı durmadığım için anne ve babam kavga ediyor, bunun için ayrıldılar' tarzında düşüncelere boğulabilirler. Sonuçta yeniden yatağını ıslatmaya başlatma, parmak emme, yatmak için çoktan rafa kalkmış pelüş hayvanını ortaya çıkarma sıklıkla görülen sorunlardır.

• Bu davranışlar çocuğun ne ölçüde korunmasız ve yardıma muhtaçlık duygusu içinde kıvrandığını gösterir.

7-12 YAŞ


• Bu yaştaki çocuklar her ne kadar kendilerine sunulan boşanma sebeplerine anlayışlı davranıyormuş gibi görünse de aslında yoğun bir kaybetme duygusu içine bürünürler.

• Bununla birlikte bu yaştaki çocuklar küçük yaştakilerin aksine suçu kendi üzerlerine almaz ve anne-babalarını suçlarlar. Büyüklerine öfke duyar, hayal kırıklığı yaşar ve kendilerini reddedilmiş olarak görürler.

• Yer yer anne ya da babadan birinin tarafını tutmak zorunda oldukları düşüncesiyle diğer tarafa düşmanlık besleme gibi davranışlar da ortaya çıkabilir. Hemen hepsi boşanmayı takiben okulda sıkıntı yaşar ve ders başarıları azalır.

• Bu yaştaki çocuklara boşanma ile ilgili sebepleri yalansız olarak aktarmak en iyisidir. Onlara çocuk muamelesi yapmak yerine bir yetişkin gibi davranmalı.

• Ayrıca çoğu çocuk aile içinde cereyan eden bu durumu arkadaşlarından ve öğretmeninden gizleme eğiliminde olduğu için, okulda ortaya çıkabilecek problemlerin biraz olsun önüne geçebilmek için öğretmenine mutlaka bilgi verilmeli.

13-18 YAŞ


• Bu da yine yanlış olarak boşanmanın en az etkili olabileceği düşünülen bir yaş grubudur. Oysa ki bu yaşlarda zaten ergenlik çağının problemlerini üzerinde taşıyan çocuk anne babasının boşanması ilave bir stres faktörü ile karşı karşıya kalmış olacaktır.

• İlk tepkileri genellikle anne ve babalarına daha mesafeli davranmaya başlamaları, ebeveynlerinden çocuk kendi arkadaşları ile vakit geçirmeleri ve aile içerisinde yaşanan bu olaydan dolayı çevrelerine karşı utanç duyusu beslemeleri.

• Kız çocuklar genellikle erkeklerden biraz daha hassas tepki verir. Anne-babasına karşı ortaya çıkan güven kaybı nedeniyle karşı cinse karşı ilginin artması ve bir koruyucu erkek arkadaşına sonucunda erken yaşta cinsel tecrübe yaşaması olası sonuçlardır.

• Erkekler ise daha agresif tepki verir. Dikkat edilmesi gereken ve beklenebilecek en önemli sonuç küçük yaşlarda suç işlemeye meyil ile ıslahevlerinin yolunu tutmalarıdır. Hem kız hem erkeklerde ilaç bağımlılığına adım atma ve kendine zarar verme gibi daha ileri problemler de hesaba katılmalı.

Çocuk için ideal boşanma yaşını bulmak zor


• Çocuklu ailelerde boşanmanın çocuklara göre ideal yaşını bulmak hemen hemen imkansız. Anne ve babanın ayrılması her yaş grubundaki çocuğa oldukça ağır olabilen problemleri de beraberinde getirecektir.

• Çünkü 'kutsal ve sağlıklı aile' rüyası bebeklikten ergenlik çağına kadar her çocuk için aynı.

Kısa aralıklarla egzersiz



Yağların en fazla yandığı egzersiz türü 30 dakika egzersiz ve 20 dakikalık aralardan oluşan çalışma.

Japonyalı araştırmacıların yaptığı bir çalışmada, 20’şer dakikalık aralarla yapılan 30’ar dakikalık egzersizlerin, hiç ara vermeden yapılan egzersizlere göre yağların daha fazla yakılmasını sağladığı belirlendi.

Yapılan araştırmalar doğruluyor
Yapılan çalışmada, yaş ortalamaları 25 olan yedi erkek katılımcının egzersiz bisikletinde yaptıkları çalışmalar sırasında ve sonrasında kan testleri yapıldı. Yapılan aktiviteler üç kategoriden oluşuyordu. Birinci egzersiz, bir saat çalışma ve bir saat mola, ikinci egzersiz 30 dakika çalışma ve 20 dakika mola, üçüncü egzersiz ise 30 dakika çalışma ve bir saat ara verilerek yapıldı.

Yağların en fazla yandığı egzersiz türünün, 30 dakika egzersiz ve 20 dakikalık aralardan oluşan çalışma olduğu belirtildi. Yapılan bu egzersizin, ayrıca adrenalin seviyesinin yükselmesini, ve düşük plazma glikozunun bir sonucu olarak ensülin düzeyinin düşmesini sağladığı açıklandı. Araştırmacılar, bu kimyasal olayların yağ yıkımını gerçekleştirdiğini düşünüyorlar.

Ara verin!
Amerikan Spor Tıp Koleji, 45-60 dakikalık orta düzeyde egzersizle yağların yakılabildiğini belirtiyor, ancak yapılan bu çalışmayla egzersizlere belirli aralıklarla devam etmenin en iyi sonucu sağladığı belirlendi.

Tokyo Üniversitesi’nde araştırmacı Kazushige Goto açıklıyor: "Egzersizlerden en fazla yararın uzun süreli çalışmayla elde edileceği inancı oldukça yaygındır, ancak kısa aralarla tekrarlanan egzersizler sırasında ve sonrasında, yağların yakılması artıyor. Elde edilen bu veriler, gelecekte hazırlanacak egzersiz programları için aydınlatıcı olacaktır."

Journal of Applied Physiology’nin Haziran sayısında bu çalışmaya yer verilmiştir.

Grip ile ilgili 5 soru



Her yıl milyonlarca kişi grip olur. Peki grip ile ilgili bildiklerimizin ne kadarı doğru?

Harvard Tıp Okulu’ndan bilim adamları grip ile ilgili beş önemli soruya açıklık getiriyor...

1. Evde ne zaman istirahat etmeliyim?
Özellikle hastalığın en bulaşıcı olduğu günlerde, evde kalmanız son derece önemli. Ancak bu günü belirlemek biraz zor olabilir. Soğuk algınlığı için, semptomların görülmeye başladığı ilk gün, hastalığın en bulaşıcı olduğu zamandır. Gribin en bulaşıcı olduğu zaman ise semptomların ortaya çıktığı günün öncesidir.

2. Doktora ne zaman gitmeliyim?
Ateş, titreme, solunum sırasında göğüste ağrı, balgamlı öksürük, veya dehidrasyon varsa, mutlaka bir doktora gitmelisiniz.

3. Soğuk algınlığı ve grip neden özellikle kış aylarında görülür?
İnsanlar, kışın soğuk nedeniyle kapalı mekanlarda daha fazla kalırlar ve böylece mikroplar daha kolay yayılır.

4. Daha çok yemek yemem gerekir mi?
Bu günlerde, normal zamandakinden fazla veya az yemenizi gerektirecek bir durum yoktur. Ancak yeterli miktarda sıvı tükettiğinizden emin olmalısınız.

5. Grip olduğumda grip aşısı olabilir miyim?
Kendinizi çok hasta hissetmiyorsanız ve ateşiniz yoksa, aşı olabilirsiniz.

Karın bölgesi neden yağlanır?



Yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik ve insülin dengesizliği yağlı karnın sebebi.

Son dönemlerde göbek bölgesi yağlanmalarının önemli bir sorun haline geldiği, nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik ve insülin dengesizliği bulunduğu belirtildi.

Kalça basen bölgesi yağlanmaları da sorun
Diyet Uzmanı Oya Yüksek, son dönemlerde göbek bölgesi yağlanmalarının önemli bir sorun haline geldiğini belirterek “Nedenleri arasında yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik ve insülin dengesizliği bulunuyor" dedi.

Memorial Tıp Merkezi Diyet Uzmanı Oya Yüksek yaptığı açıklamada, son dönemlerde görülen göbek bölgesi yağlanmalarının kalça-basen bölgesi yağlanmalarından daha büyük bir sorun haline geldiğini belirtti. Dyt. Yüksek, lokal yani bölgesel olarak tabir edilen bu tür yağlanmaların zayıf kadınlarda dahi görülebildiğine dikkati çekerek “Nedenleri arasında ise yüksek şekerli yiyecek alımının fazla olması, hareketsizlik ve insülin dengesizliği geliyor" dedi.

Yüksek karbonhidratta tetikliyor
Kandaki şekeri kontrol eden bu hormonun kandaki seviyesinin oldukça önemli olduğunu belirten Dyt. Yüksek, “İnsülin metabolizması bozulduğu zaman kan şekeri seviyelerinde ve bununla birlikte diğer kan değerlerinde bozulmalar ve özellikle bel-karın bölgesinde yağlanmalar oluşur. Bununla birlikte alınan yüksek karbonhidrat da bu rahatsızlığı tetikler" diye konuştu.

Korunmak için diyet şart!
Karın bölgesindeki yağlardan korunmak ve kurtulmak için diyet ve egzersizin önemine dikkati çeken Dyt. Oya Yüksek, “Yüksek karbonhidrat yerine daha düzenli dağılmış öğünler tercih edilebilir. Karbonhidrat alımında ise karışık karbonhidrat diye tanımlanan esmer tahıl ürünleri tüketilebilir" dedi. Dyt. Yüksek ayrıca salata ve yemeklerde zeytinyağı veya kanola yağı kullanılabileceğini ve öğün aralarında fındık ya da cevizin de tüketilebileceğini sözlerine ekledi.