Psikolog Göksu Göktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kişinin ruh haliyle ilgili olan stresin, kontrol edilmediğinde birçok biyolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirdiğini bildirdi.
Göktaş, yaşamın neredeyse her anının stresle karşı karşıya geçtiğini belirterek, ''sabah asansör bozuksa, trafik kötüyse, iş yerinde herkes gerginse, borçlar birikiyorsa, çocukların istekleri bitmek bilmiyorsa... Bu listeyi sonsuza kadar uzatabilirsiniz, ama bu, strese mahkum yaşayacağımız anlamına gelmez'' dedi.
Birçok kişinin strese mahkum olmamak için her konuda olumlu şeyler düşünmeye çalıştığını, ancak olumlu düşünerek stresi yok etmenin mümkün olmadığını belirten Göktaş, şunları söyledi:
''Olumlu düşünme, boşa gösterilen bir çaba olarak kalacaktır, ama kontrol altına alabiliriz. Stresle baş etme yöntemleri herkes tarafından uygulanması zor ve 'nerede bende o şans' dedirtecek kadar imkansız görünüyor, oysa, o kadar zor değil.''
Göktaş, maça giden erkeklerin evlerine döndüklerinde her zamankinden daha rahat göründüklerinin aile fertleri tarafından fark edilebildiğine dikkati çekerek, ''Bunun nedeni maç sırasında bağırıp, bir süreliğine de olsa sorunlardan uzaklaşmadır. Bu nedenle, çevrenizde kimsenin olmadığına emin olduğunuzda kendi kendinize konuşun, bağırın, şarkı söyleyin. Kendi kendine konuşmak hakkındaki olumsuz yargıları da bir tarafa bırakın. Sizin ruh sağlığınız başkalarının ne düşüneceğinden daha önemlidir'' dedi.
Parkta oturmayı da stres atma yöntemi olarak gösteren Göktaş, ''bir parkta oturup kuşları, çocukları, bekçileri, köpekleri izlemenin, sadece 15 dakika beyni bu doğal akışa bırakmanın gergin vücudun ve dolu zihnin rahatlamasını sağlayacağını'' ifade etti.
-BİRKAÇ DAKİKADA RAHATLAMA TEKNİĞİ-
Göktaş, evde strese girildiğinde komik bir şarkı söylemenin, hatta komik hareketler yapmanın, zorla da olsa gülmek ve çocuk ruhunu yakalamanın birkaç dakika içinde kişiyi rahatlatacağını bildirerek, şöyle devam etti:
''Zaman zaman fiziksel bir yük hissederiz. İçinizden bir şeyler devirmek, fırlatmak gelir. Bu gerçekten o anki bir ihtiyaçsa birkaç yastık yumruklayabilir, yerinizde hızlı koşma hareketi yapabilir, havaya tekmeler savurabilirsiniz. Bunları yalnız bir ortamda yapmak daha doğal olmanızı ve rahatlamanızı sağlar.''
Göktaş, stresi kontrol altına almada sporun gücüne de dikkati çekerek, ''araştırmalar sürekli yapılan sporun stresi kontrol altına almadaki etkisini kanıtladı. Örneğin yürüyüş, yüzme, koşu ve tenis. Kendinizi yorgun hissetseniz bile spor yapmanız, akşam eve huzur içinde dönmenizi sağlayacaktır'' dedi.
Psikolog Göktaş, bu önerilerin bazı kişilere komik gelebileceğini belirterek, ''komik olduğunu düşünmeyin, mutlak uygulayın. Stresi kontrol altına aldığınızda komik bulduğunuz bu önlemleri yaşam tarzınız haline getireceğinizden emin olun'' diye konuştu.
Stresle Basa Cikma Yontemleri
Gunde Kac Saat Uyumaliyiz?
Uzmanlara göre birçok erişkin günde ortalama 6- 8 saat uykuya ihtiyaç duyar. Bazı kişilerde bu rakam 12 saate yükselirken, bazı kişilerde ise 4 saate kadar inebilir. Yeni doğmuş bir bebek ise günde 16 saat uyur.
Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz, iyi bir uykunun kişinin sağlıklı bir yaşam için çok önemli olduğunu kaydetti. Korkmaz'a göre kişi, uyanık olduğu her iki saat için bir saatlik uykuya ihtiyaç duyuyor. Yaş ilerledikçe bu oran değişiyor ve uyanık kalınan her iki saat için 45 dakikalık uyku gerekiyor. Başka bir deyişle, gün boyunca uyanık kalınan her saat için 'uyku borcu' biriktiriliyor. On altı saatlik bir günün sonunda, genç bir insanın 'uyku bankasına' borcu sekiz saate ulaşıyor. Buna karşılık yaşlı bir kişinin uyku borcu sadece yaklaşık altı saat düzeyinde bulunuyor.
Günde yeterince uyunması gerektiğini kaydeden Korkmaz, geç saatlere kadar uykusuz kalmanın belli bir süre sonra kişide bellek sorunlarının yaşanmasına yol açabileceğini söylüyor. Korkmaz, uyku için yeterli zaman ayrılmadığı taktirde kişide düşünme ile ilgili sorunlar çıkabileceğini belirterek şu urılarda bulunuyor: "Uykusuzluk bellek ile ilgili ve karar verme süreçlerinde sorunlar yaşanmasına sebep olabilir. Uykusuzluk dışında birtakım uyku rahatsızlıkları da uykuda solunum bozuklukları, kan oksijen düzeyindeki değişikliklere sebep olarak ciddi bilişsel ve bedensel bozulmalara neden oluyor. Bunlar arasında kalp, akciğer ve hormonal hastalıklar yer alıyor."
Uyku süresinin yaşla birlikte değişmekle birlikte, herkesin uyku süresinin kendine has olduğunun altını çizen Korkmaz şu bilgileri veriyor: "Bunu değiştirebilmek pek mümkün değildir. Bazı kişiler günde 12 saat, bazı kişiler ise 4 saat uykuya ihtiyaç duyarlar. Ancak toplumda bir çok erişkinin ortalama uyku süresi 6- 8 saattir. Yaşla birlikte hem uyku süresinde hem de uyku mimarisinde değişiklikler olur. İnsanlar yaşlandıkça, toplam uyku süresinde ve rüyayla alakalı uyku evresinde geçen sürede bir düşüş başlar. Yeni doğmuş bir bebek ise günde 16 saat uyur."