Kanserde erken tanı mümkün?



İSMEK, her yıl Nisan ayının ilk haftası düzenlenen “kanser haftası” etkinlikleri kapsamında"Kanserde Erken Tanı" başlıklı bir seminer gerçekleştirdi.

İSMEK, her yıl Nisan ayının ilk haftası düzenlenen “kanser haftası” etkinlikleri kapsamında 9 Nisan Çarşamba günü Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'nde "Kanserde Erken Tanı" başlıklı bir seminer gerçekleştirdi. Seminerin ikinci ayağı, 10 Nisan Perşembe günü Maltepe Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Dr. Fulya Ağaoğlu, kanserde erken tanının, meme kanseri, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri gibi kanser türlerinde mümkün olduğunu ifade etti.

İSMEK, 2007–2008 eğitim döneminin ikinci yarıyılında "Kanserde Erken Tanı" başlıklı halk seminerleri ile İstanbul’lularla buluştu. 9 Nisan 2008 tarihinde Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi'nde Dr.Yavuz Dindar’ın verdiği "Kanserde Erken Tanı" konulu seminer, 10 Nisan 2008 tarihinde saat 10:00'da Maltepe Belediyesi Kültür Merkezi'nde tekrarlandı. Doç.Dr. Yeşim Eralp ve Dr. Fulya Ağaoğlu konuşmacı olarak katıldığı ikinci "Kanserde Erken Tanı" seminerine halkımızın ilgisi yoğun oldu. Açılışını İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eğitim Müdürü Mehmet Doğan’ın yaptığı seminere çok sayıda vatandaş katıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eğitim Müdürü Mehmet Doğan yaptığı açılış konuşmasında, İSMEK olarak İstanbul’luları bilgilendirme amaçlı pek çok seminer düzenlediklerini ve bu seminerlerin çok verimli geçtiğini ifade etti. İSMEK seminerlerinden biri olan ve kanser haftası münasebetiyle düzenlenen “Kanserde Erken Tanı” seminerinin önemi üzerinde duran Doğan, kanserin çağımızın illeti olduğunu ve bu hastalıkla savaş için yöntemleri öğrenmek gerektiğinin altını çizdi.

Dr. Fulya Ağaoğlu, kanserin çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu belirtti. Kanserin tanı ve tedavisindeki yeniliklere değindiği konuşmasında Ağaoğlu, kanserde erken tanının, meme kanseri, rahim ağzı kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri gibi kanser türlerinde mümkün olduğunu ifade etti.

Kanser oluşumunda en büyük rolü sigaranın oynadığını belirten konuşmacı, akciğer kanserlerinin %85'inin sigaradan kaynaklandığını söyledi. Buna ilaveten, güneş ışınlarındaki zararlı maddelerden uzak kalarak cilt kanserinden korunmanın mümkün olduğunun altını çizen Ağaoğlu, sigara içmeyerek, beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına dikkat ederek, düzenli muayeneden geçerek kanserden korunmanın mümkün olduğunu belirtti. Seminerde ayrıca bitkisel kaynaklı besinlerin fazla tüketilmesi, özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaların sınırlandırılması, bitkisel yağların tercih edilmesi, fiziksel olarak aktif olup, egzersiz yapılarak ideal ağırlığın korunması ve alkol tüketiminin sınırlandırılmasının kanserden korunmada etkin rol oynadığını belirtildi.

Anne sütünden sonra en değerli besin



Uzmanlar balığın, anne sütünden sonra en değerli besinin balık olduğunu söyledi.

Uzmanlar balığın, anne sütünden sonra en değerli besin olduğunu söyledi. Doç. Dr. Fatma Arık Çolakoğlu, balık etinin ucuz protein ve enerji kaynağı olduğunu açıkladı.

Balık tüketiminin bitkisel ürünler ve kırmızı et tüketimine oranla geri kaldığını ifade eden Çolakoğlu, ''Oysa ki ülkemizde dengeli ve sağlıklı beslenme açısından elimizdeki besin kaynaklarının niteliklerini acilen öğrenmemiz ve bilinçli şekilde değerlendirmemiz zorunlu hale gelmiştir'' dedi. Dengeli beslenmenin esas ögesinin protein olduğunu belirten Çolakoğlu, şöyle konuştu:

''Balık eti, aminoasitlerin hepsini içermesinden dolayı oldukça değerlidir. Etin içerdiği bağ dokusunun oranı onun hazmedilebilirlik düzeyini belirler. Balık eti, düşük oranda bağ dokusu içermesi nedeniyle sığır etine oranla daha kolay hazmedilir ve vücutta daha kısa sürede kullanıma sunulur. Anne sütü biyolojik değer açısından 100 olarak kabul edilirse takip eden sıralamada 93 ile deniz balığı, 89 ile inek sütü, 87 ile sıcakkanlı hayvanların eti gelmektedir. Balık, anne sütünden sonra en değerli besindir. Normal şartlarda 200 gram tüketilen balık eti, bir insanın günlük protein ihtiyacının yüzde 70'ini karşılamaktadır.''

Vücudunda ben olanlar Dikkat!



Denizli Devlet Hastanesi Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatma Rezzan Er, güneşin, ergenliğin, hamileliğin ve doğum kontrol haplarının benlerde artma ile büyümeye neden olabileceğini bildirdi.

Dr. Rezzan Er, yaşam boyunca vücutta yeni benlerin oluşabildiğini ifade etti. Benlerin en çok ilk 20 yılda ortaya çıktığını ancak 50-60'lı yaşlara kadar devam ettiğini kaydeden Er, "Benler bazen büyüyor, bazen küçülüyor, renk değişimleri yaşanıyor hatta ileri yaşlarda benler kayboluyor. Çoğu zaman bu değişimlerin farkına bile varmıyoruz. Güneşe maruz kalındığında, ergenlikte, gebelik ve doğum kontrol haplarının kullanıldığı dönemlerde benlerde; sayı artması, büyüme, renklerde farklılaşma gibi değişimlerin olabiliyor. Bunlar, korkulmaması gereken fizyolojik değişimlerdir." dedi.

Er, bazı benlerde kötü huylu tümörün (malign melanom) gelişebildiğini de belirterek, "Kötü huylu tümör, yüzde 70 oranında normal deriden kaynaklanırken, yüzde 30 oranında da mevcut benin zaman içinde uğradığı değişiklik sonucu ortaya çıkıyor. Bu noktada, değişimleri önceden fark etmek büyük önem taşıyor. Çok çeşitli klinik görünümleri olabilen benler, zaman içinde ortaya çıkan değişimleri insanları korkutuyor. Bu değişimler fizyolojik olup, insanların kısa zaman diliminde ve hızla oluşan değişiklere karşı dikkatli olmaları gerekiyor." diye konuştu.