Parmaklarınızı doğru kullanın ağrılara veda edin...
Kulak ceninin ana rahmindeki duruşunun şematik olarak aynısı. Ve tüm akupunktur noktaları kulak üzerinde bu esasa göre yer almış. Şimdi...
Başınız, boynunuz, beliniz, sırtınız, bacaklarınız, kalçanız, ayaklarınız, omzunuz ağrıdığında yapacağınız tek şey kulaklarınıza masaj yapmak. Kulağınızı baş ve işaret parmaklarınızın arasına alarak kulak kepçesinden başlayarak, dayanabildiğiniz kadar güçlü ve sıkarak masaj yapın.
İlk anda bazı noktalar acıyacaktır ( bunlar bedendeki ağrıyan bölgelerin kulaktaki refleks noktalarıdır ) kısa bir süre sonra bu ağrılar kaybolacak. 2 -3 dakika bu masajı yapmanız yeterli olur. İsterseniz uzatabilirsiniz de. Zaten masajın sonuna doğru bedeninize bir sıcaklıklığın yayıldığını hissedeceksiniz. Bunun ardından ağrılarınızın azaldığını ve kaybolduğunu da...
Hiçbir yan etkisi olmayan bu uygulamayı herzaman her yerde kendinize ve ağrısı olan yakınlarınıza uygulayabilirsiniz. Yorulduğunuzda, uzun otobüs ya da araba yolculuklarında oturmaktan ağrılara maruz kaldığınızda, çok üşüdüğünüzde ve bedeninizi dengeye kavuşturmak için mucize benzeri bu uygulamayı kullanabilirsiniz.
Önemli olan kulağın her noktasına dokunun. Kulağınız size hemen yanıt verecektir. Kulaklar bedeni hisseder, görür ve duyar. Siz de şefkatli ellerinizi esirgemeyin.
Ağrılara Veda Edin
Telefonu Çalar Çalmaz Açma
Cep telefonunu çalar çalmaz açmak 'alo' demek sağlığa zararlı. Neden mi? İşte yanıtı...
Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonunun vazgeçilmez iletişim aracı olduğunu ancak, birkaç küçük önlemle verdiği zararların en aza indirilebileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Kumbur,, uluslararası bilimsel araştırmaların cep telefonunu sık kullananlarda vücut ısısının artmasına bağlı olarak işitme ve görme bozukluluklarıyla kanser riskinin arttığının belirlendiğini, bu ve buna benzer birçok zararlı etkilerine rağmen cep telefonuyla yapılan görüşmelerde sınırların aşıldığını söyledi. Prof. Dr. Kumbur, özellikle GSM firmalarının rekabeti ve bedava görüşmelerin, cep telefonuyla gereğinden fazla konuşma yapılmasına, hatta konuşma çılgınlığına neden olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonunun verdiği zararı en aza indirmek için alınması gerekenlere dikkati çekerken, şunları söyledi:
''Cep telefonu diğer birçok elektronik eşyalar gibi sadece alıcı değil aynı zamanda verici durumundadır. Bu nedenle aşırı derecede cep telefonu kullanan kişilere elektrik yüklemesi yapar. Telefona ilk sinyal geldiğinde doğrudan açılarak kulağa götürülmemeli, aksi halde kulağa götürülen telefonla vücut yüzde 50 daha fazla enerji saldırısına maruz kalır.
Telefon çalıp, açma düğmesine dokunduktan birkaç saniye sonra (alo) denmeli. Çünkü, cep telefonu çalmak üzereyken nasıl ki bilgisayarlarda titreşim oluyor, görüntü bozuluyorsa, insan vücudu da biz hissetmesek de cep telefonunun sinyalinden etkileniyor.''
Prof. Dr. Kumbur, araçla yolculukta da sürekli baz istasyonu değiştiren cep telefonunun daha fazla zarar verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Cep telefonu ile görüşmeler, baz istasyonlarındaki vericiler aracılığıyla oluyor. Kişinin bulunduğu yer en yakın vericinin kapsama alanının dışında kalıyorsa görüşme mümkün olmaz, ancak buna rağmen kişi cep telefonu ile bir yeri aramada ısrar ederse her aramada elektrik yüklemesine maruz kalır. Bu nedenle, ulaşılamayan telefonlarda şansı çok zorlamamak lazım.''
-''YOLCULUK SIRASINDA KONUŞMAYIN''-
Prof. Dr. Kumbur, yolculuk sırasında da cep telefonunun aracın geçtiği güzergahta sürekli baz istasyonu değiştirildiğini, bu değişimler sırasında da yüzde 50 daha fazla enerji yüklemesi olduğunu bildirdi.
Son yıllarda GSM firmalarının rekabeti ve buna bağlı yaygınlaşan bedava görüşmelerin, cep telefonuyla konuşma çılgınlığına neden olduğunu anlatan Kumbur, ''Cep telefonu ile uzun görüşme sırasında beyin sıvısının sıcaklığı 0.1 santigrat derece artıyor'' dedi.
Kumbur, cep telefonunun gece yatarken yakın bir mesafeye bırakılmaması, sürekli şarzda takılı bulunmaması gibi küçük önlemlerin de ihmal edilmemesini önerdi.
Menopoza çare: Günde 50 gram soya
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Arıoğlu, menopoza giren kadınlara, besin kaynağı olarak soyalı ürünler tüketmelerini, günde 50 gram soya almalarını önerdi. Soya başka nelere iyi geliyor?
Arıoğlu, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üreticilerinin sorunlarının belirlenmesi ve çözümlerin tespiti amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna, soyalı ürünlerin insan sağlığı için faydalarını içeren bir rapor sundu.
Raporda soya, ''sarı altın'' ya da ''asrın harika bitkisi'' olarak adlandırılıyor. Dünya bitkisel yağlı tohum üretiminin yüzde 50'si ve bitkisel ham yağ üretiminin yüzde 27'sinin karşılandığı soya, sanayide ham madde olarak da kullanılıyor.
Soya yağı insan bünyesindeki yağ ve lipid metabolizmasını düzenleyen yağ asitleri içerdiğinden; şeker hastalığı, damar sertliği ve kroner kalp hastalığı olan kişilere soya veya soya yağı öneriliyor. Atardamar daralmasını önleyici etkiye sahip soya yağı, ayrıca kandaki kolesterol miktarını da düşürüyor.
-''GÖĞÜS KANSERİNE YAKALANMA RİSKİNİ AZALTIYOR''-
Kadınlarda ostrojen hormonunun kansorojen etkisini önleyen ve zararlı hücrelerin gelişimini durduran soya, bu nedenlerden dolayı kadınlarda göğüs kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Her gün soya ile beslenen Japon kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin, Avrupalı kadınlara göre 4 kat düşük olduğu belirtiliyor.
İleri yaşlardaki kadınlarda ortaya çıkan menopozun etkisini giderebilmek için, vücuda doğal ostrojen hormonu takviyesinin gerekli olduğu hekimler tarafından belirtiliyor. Menopoz dönemindeki kadınlara ve diyet beslenmesinde vazgeçilmez besin kaynağı olarak soyalı ürünler öneriliyor.
Raporda, menopoz döneminde soyalı ürünlerle beslenen kadınlarda, yüzde 40 daha az ateş basması şikayetlerinin olduğu, kadınların bu dönemde bozulan vücut dengesinin soya proteini tarafından giderildiği kaydedildi.
Kadınlarda, menopoz belirtilerinin görülmeye başlanması ile birlikte günde 25 gram soya proteini tozunun alınması, menopozun tam etkisine girilmesi halinde ise bu miktarın 40 grama çıkarılmasının hekimler tarafından önerildiği bildirilen raporda ayrıca, menopoz dönemine giren kadınların sağlıklı şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için günde 50 gram soya almalarının gerekli olduğu da vurgulanıyor.
-''KEMİK ERİMESİ HASTALIĞINA KARŞI SOYALI ÜRÜNLER ÖNERİLİYOR''-
Raporda, ''Menopoz sonrası kadınlarda, her yıl ortalama yüzde 5 oranında kemik ağırlığında azalma meydana gelmektedir. Bunun sonucu olarak kadınlarda ortaya çıkan en büyük sorunlardan biri olan kemik erimesi hastalığına karşı soyalı ürünler önerilmektedir. Çünkü soya proteini sayesinde vücuda alınan kalsiyumun dışarı atılması yüzde 50 oranında azılıyor'' denildi.
Soya yağının, bol miktarda kalsiyum, demir ve çinko elementleri ile E ve B vitamini içerdiği için insan beslenmesinde önemli bir yere sahip olduğu ifade edilen raporda, soyalı ürünlerin, hazmı kolaylaştırdığı, çocuklarda kemik gelişimini artırdığı kaydedildi. Çocuklarda ortaya çıkan kronik sindirim zorluğu ve kabızlığın da soya sütü ile büyük oranda atlatıldığı belirtildi.
Raporda, yüksek oranda protein içeren soya ununun, ekmek ununa yüzde 3-5 oranında katıldığında, ekmeklerin lezzetini artırdığı ve bayatlamalarını geciktirdiğine de yer verildi.